Hayattaki herkes belli bir yaştan itibaren çeşitli insanlarla tanışır. Okulda ki sınıf arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız ve daha niceleri hayatımıza girmektedir. Hayatımıza giren her insan bir sebepten ötürü hayatımıza girer. Kimisi imtihan olur bize çektirir, kimisi nimet değerindedir en değerli varlığımız olur.
Hayatımızın her döneminde insanlar bizimle iletişime geçer. Okulda aynı sınıfta olan kişilerle çok samimi olmasak da kurduğumuz zaruri iletişim, iş yerinde patronumuz ile kurduğumuz iletişim bunlara örnektir. Bir de hayatımıza kalıcı olarak giren insanlar vardır. Samimi olduğumuz o kişiler arkadaş olarak adlandırdığımız insanlardır. Arkadaş normalde her konuda destekçi olan, içi dışı bir olan, iyi anlaştığınız sırdaşınızdır. Maalesef bu iyi anlaşma bazen iyi gitmez ve bozulmaya gidebilir. Her insan hayatını kendi çizer. Kimisi liseden sonra okumaz bir işe girer, kimisi üniversite de okur hatta daha yüksek yerlere de gelebilir, bu kişinin kendi arzusuna ve hedefine bağlıdır. İşte bu konudan dolayı bazı arkadaşlar arasında kıskançlık ortaya çıkar. Örnek verecek olursak; Diyelim ki siz üniversite okudunuz veya okuyorsunuz, arkadaşınız ise okumuyor yani okumayı tercih etmemiş fakat siz okuyorsunuz diye sizi kıskanabilir ve çevresine sizin hakkınızda atıp tutabilir. Ya da siz okul konusunda başarılısınızdır, onun ise sevgilisi vardır yani o da aşkta kazanmıştır, sizi oradan kıskandırmaya çalışabilir. Bunun ne kadar saçma olduğunu anlamasa da sevgili yapmayı bir başarı zanneder. Sizin sevgiliniz olduğunda kıskanır ama bunu söylemez, kısacası her hareketiniz onda kıskançlık uyandırır… Örnekler daha fazla çoğaltılabilir.
Hayatımızda böyle arkadaşları tutmamızın nedeni bazen kırmak istememek veyahut iki kişinin senelere dayalı dostluğudur. Kısacası ne kadar değer verirseniz verin, o kişi bunu anlamaz. Eğer karşıdaki kişi kıskanç bir yapıya sahipse sizi her konuda vurabilir. Verdiğiniz değer çöp olur. Benim de dahil en büyük yaptığım hata böyle insanları hayatımızda barındırmaya devam etmektir. Şu kadar sene oldu, ondan başka arkadaşım yok, kalp kırmak istemiyorum… Bahanelerine sığınıp o kişinin lafta arkadaşımız kalmasına neden oluruz. Oysa ki hayattaki kural gereği öyle gereksiz insanları hayatımızdan çıkarıp enerjimizi düşürmesine izin vermemek lazımdır. Kalp kırmadan o yazmadan siz de yazmayarak veya en basitinden hiçbir şeyinizi ona söylemeyerek yavaş yavaş iletişimi onunla kesebilirsiniz. Araya o soğukluk girdiği zaman ister istemez koparsınız. O kişi hayatınızdan çıktı mı belki de sizin enerjinize uygun hayatınıza başka biri girer. Bu konu sadece arkadaş konusunda geçerli değildir. İş konusunda da aynı şey vardır. Girdiğiniz işi beğenmediğinizde patron sorunlu çıktığında veya başka bir neden de olabilir; başka iş arayıp bulduğunuz zamanda oradan ayrılarak o iş yerini ve oradaki insanları da hayatınızdan atmış olursunuz. Aşkta da bu geçerlidir. Aşık olduğunuz insan size uygun birisi değilse karakter bakımından veyahut ailevi bakımdan; duygunun kıymeti kalmaz. Yanında mutlu olduğunuz insanı seversiniz, aşık olursunuz; kafa yapınızın uyduğu biri ile aşk yaşarsınız. Eğer bunlar yoksa bir zaman sonra sizde de duygu kalmaz, alışkanlığa dönüşür. Bunu ayırt edip hayatınızdan bir an önce çıkarmanız daha doğru olacaktır.
Hayatta sizden başka hiçbir şey önemli değildir. Yaptığınız iyilikler, fedakarlıklarınızdır sizinle gelecek olan; sizin ışığınızı kesen insanları hayatınızda bırakmayın ki hayatınız çöp kovası gibi olmasın; çöplerinizi dışarı atın ki eviniz gibi hayatınız da güzel olsun. Yorgunluklarınızın sebebidir yanlış insanlar; kurtulun ki dinlenmek için bir sebebiniz olsun.