Hayatın Bir Reçetesi Var mı?

Betül Eren 210 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Hepimiz, kendi hayatlarımızdan örnekler vererek yaşadıklarımızı başka insanlara ders olarak aktarmak isteriz. Oysa, hayatın gerçekten bir “reçetesi” var mıdır? Ya da reçete demeyelim de, “kullanım kılavuzu” diye adlandıralım.

Sizce hayatın bir kullanım kılavuzu var mıdır? Dünyada yaşayan 8 milyar insanın her birinin şartları, karakterleri, fiziksel özellikleri, ruhsal özellikleri birbirinden bu kadar farklıyken, nasıl olur da herkes için ortak bir kullanma kılavuzundan söz edebiliriz?

Aynı aileden, aynı genlerden geliyor olmamıza, aynı aile terbiyesini almamıza ve aynı kültür değerleriyle yetiştirilmemize rağmen, ben ve kardeşlerim birbirimizden öylesine farklıyız ki… Bizler, kendi kardeşlerimizle bile bu farklılıkları yaşarken, “hayat arkadaşı” olarak seçtiğimiz kişiyle ruh ikizimiz gibi anlaşmayı nasıl bekleriz? Bu mümkün olabilir mi? Elbette hayır. Sadece o da değil, kendi yetiştirdiğimiz çocuklarımızla bile müthiş farklar var aramızda. Hatta bazen uçurumlar bile diyebiliriz. Tabii ki nesil farkından doğan farklılıkları da yabana atmamak lazım. Yaşam koşulları, sunulan fırsatlar, yaşanılan ülkeden kaynaklanan sorunlar gibi pek çok konu, her biri bir mozaik parçası olarak bizleri şekillendiriyor. Sonrasında da çabucak bir kullanma kılavuzu bulup her şeye çözüm bulmak istiyoruz. Elbette ki öyle bir şey yok. Hiç heves etmemek lazım…

Herhangi bir aleti aldığımız zaman, kocaman harflerle üzerinde yazar “Kullanma kılavuzunu okumadan çalıştırmayın.” diye. Kaçımız dikkat ederiz buna? Sanırım pek azımız… Hemen kullanma derdine düşeriz. Galiba hayata karşı davranışımız da aynen böyle. Dikkatsizce, telaşla hemen, bir an önce hayatı yaşamak için uğraşırız. Oysa biraz daha özen göstersek, belki kılavuzu okusak, her şey çok daha kolaylaşacak. Ama nerede?

Hadi, hayatın kullanma kılavuzundan da vazgeçelim bir an için ve bize rehberlik edecek birini aradığımızı varsayalım. Hangi konularda size yardımcı olmasını bekler ve destek isterdiniz?

Bir rehberimiz olsaydı, belki de yaşam çok daha kolaylaşırdı, neyin önemli olduğuna dair farkındalık kazanmamıza ve yaşamımızı anlamlı kılmamıza yardımcı olabilirdi. Sadece o da değil, hedef belirlememize ve doğru kararlar almamıza da…

Bazen, zorlandığım kararlarda, “Şimdi babam sağ olsaydı bu konuda ne yapardı veya nasıl hareket ederdi?” diye düşünürüm. Demek ki ben, babamı hayatımın rehberi olarak görmüşüm pek çok kere. Özellikle varlığına ihtiyaç duyduğum zor anlarda. Babamın öyle güzel anekdotları ve kıssadan hisseleri vardı ki zamanı geldiğinde bir bir sıralayıverirdi bizlere. Bilge olmak, birilerine yaşam rehberliği etmek de sanırım böyle bir şey olmalı. Hayatın iniş ve çıkışlarında böyle motive edici hikayelerden ilham almak herhalde hiç de kötü olmazdı.

İlişkileri yönetirken bazen verdiğimiz kararlardan çabucak pişman olur ve “Keşke…” ile başlayan cümleleri sıralamaya başlarız. Aslında burada da ihtiyacımız, bir yaşam rehberi ile hayatımızı kolaylaştırmak; belki de biraz sorumluluğu üzerimizden atmak olabilir.

Demek ki hepimizin kullanma kılavuzları kendimize özel, tek ve biricik. Birbirimizden ders alacağımız noktalar var elbette ama yine de ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Belki de yaşamda standart olmayan tek şey, yaşadıklarımız ve özel hayatlarımız…

Yaşam hakkında bir felsefemiz oluşmuş olsaydı belki de ne kullanım kılavuzuna, ne reçeteye, ne de rehbere ihtiyacımız kalmazdı. Başkalarına yardımcı olmak, özellikle bizden sonraki nesillere bir şeyler aktarabilmek için kendi hayatlarımızdan örnekler vermek yerine, bırakalım onlar da deneyerek, yanılarak, bazen acı çekerek ve sonunda öğrenerek kendi doğrularını bulsunlar. Sadece şunu bilsinler ki eğer bir kılavuz veya reçete isteyecek olurlarsa, biz hep yanlarındayız…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Betül Eren
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version