Sisli bir havada bulutların ardından güneşi görebilmek, rüzgarın içine saklanmış huzuru koklayabilmek gibidir, hayatı çözme işi. Bakabildiğin, görebildiğin, anlayabildiğin kadarıyla çözersin. Hikmet, bazen zorun ardındaki kolayda bazen de kolayın ardındaki zor olandadır.
Hikmeti anlayabilmek içinse ruhsal zekaya ihtiyaç duymaktasın. Bu ruhsal zekaya sahip değilsen eğer, hep aksiliklere kızar, başına gelen olaylarla savaşarak ömrünü heba edersin. Tabiat olarak hayata mantık kurallarına uygun şekilde, görünen odaklı bakma yolunda olsan da senin farkında olman gereken ruhsal bir zeka ve maneviyat boyutun da var. Bu boyutu kullandığında kazanım görünümlü sıkıntıyı, sıkıntı görünümlü huzuru tanıyabilirsin.
Herkes tanıyabilir mi, dersen? Bu ön görme hali herkes de aynı ölçüde işlememektedir. İçi kibir ve kötülük dolu bir kalpte bu maneviyatın gerçekleşme ihtimali güçlüklerle doludur.
İyilik, dünyanın halihazır dili iken kötülük alternatif bir yol gibi sonradan girmiştir dünyamıza ve amacı maneviyatı tüketmek olmuştur.
Bilir misin ki hayatta toz tanesi kadar bile rastlantı ve şans yoktur. Sadece davranışlarla ve düşünceler ile çağırdıklarımız vardır. Günümüzde buna karma yasası adı da verilmektedir. Örneğin; bir yayaya yol vermenle güzel bir park yeri bulman arasında bir bağlantı vardır. Bir çocuğun kalbini kırmanla kalbinde huzursuzluk hissetmen arasında bir bağlantı vardır. Evde unuttuğun anahtarı almak için geri dönmenle 5 dakika sonra olacak kazadan kurtulman arasında bir bağlantı vardır. Bu bağlantıdan habersiz ah vah eder insan, kızar, söylenir de sükunetle kabule geçmeyi bilemez bir türlü. Bu kabule ancak ruhsal zekasını kullanabilenler ulaşabilmiştir. Bilse ki: “Alçakgönüllülük olmadan yiğitlik tehlikeli bir oyundur.”
Peki nasıl harekete geçer bu ruhsal zekan ve sen nasıl görebilirsin olumsuz ardındaki olumluyu ya da tam tersini. Öncelikle şunu bilmelisin bizler birbirimize metafiziksel etkide bulunarak yaşamaktayız. Yani birbirimizi fiziksel değil ama enerjisel olarak etkilemekteyiz.
Yapılan araştırmalara göre tanışıp konuştuğun her insan, her ortam beynini yeniden yapılandırmaktadır. Jim Rohn’ a ait şu meşhur sözü duymuşsundur: “En çok vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalamasısın.”
Metafizik bir etki sonucu sen bulunduğun ortam ile zaman içerisinde bir’leşiyorsun. Yapılan araştırmalarda aynı ortamda karşılıklı oturan bireylerin aynı beyin merkezlerinin uyarıldığı görüntülenmiş. (Serkan Karaismailoglu)
Bu nedenledir ki başta reddettiğin bir fikre zaman içerisinde kızmamaya hatta mantıklı bulmaya başlaman. Biz asla değişmeyiz, ben yapmam dediğimiz ne varsa beynimiz aynı kanıda değil ve beyin her öğrendiği yeni bilgi ile yeniden şekilleniyor ve yeni nöron bağlantıları kuruyor. Ruhsal zeka bunun farkında olmanı sağlayan güç olarak seni korumakla, senin olayları daha önceden algılayıp ona göre karar vermeni sağlamakla görevli bir hediyedir.
İyiliği tercih ederek sürdüreceğin bu yolculukta ruhsal zekanı elinde tuttuğunda kaptan sen olacaksın. Eğer kaptan olmayı reddederek bir hayat yaşamayı seçersen belirlenen rotalara karşı çıkma hakkını başkalarına verdiğin gibi, o yöneldiğin rotayı da kendi tercihin zannedeceksin. Sana empoze edilmiş düşünceleri kendi düşüncelerin gibi sarıp sarmaladığın bir ömür de gerçekten mutlu olabilecek misin? Rotayı kendin belirlediğin yolculuklar için; sosyal medyada takip ettiklerin dahil hayatındaki insanları, zihnini meşgul eden konuları, kabule geçmediğin için dersi devam eden ardındaki gerçeği bir türlü göremediğin durumları gözden geçirmeye var mısın?
Yine harika noktalara temas eden, beynimi zorlayıp düşündürten, algılarımı açmam gerektiğini hatırlatan, şöyle bir silkeleyen, süper bir yazı olmuş🤗
Esra’m yazıyı böyle değerlendirmene çok mutlu oldum, teşekkür ederim💖🌼
Yüreğine sağlık güzel insan ❤️
Teşekkür ederim Büşra’m💖
“Hikmet , bazen zorun ardındaki kolayda,bazen de kolayın ardındaki zor olandadır.” Düşünecegim bunu arkadaşım ,bir tek bunu değil bir çok şeyi 🤗