Hayatın Trafik Işıkları: Kurallar, Sabır ve Toplum

49 Görüntüleme
5 Dak. Okuma

Kırmızı Işık Kuralı

Sarı, Kırmızı, Yeşil

Trafiğin akışı, sürücülerin yönünü belirleyen, yayaların can güvenliğini sağlayan trafik ışıkları evrensel bir kuraldır.

Bu kural yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada geçerlidir. Uyulmaması veya dikkatsiz davranılması durumunda, istenmeyen sonuçlara yol açarak ölümlerle bile sonuçlanabilir. Bu kurallar, toplumun sorumluluğunu, ölçüyü ve sabrı simgeler.

Kırmızı: Dur
Sarı: Hazır ol
Yeşil: Geç

Kırmızı ışık trafiği durdurur. Işık yandığında tüm araçlar durur ve sıradaki ışığı sabırla bekler.

Sarı ışık yandığında, sürücüler bir sonraki ışıkla harekete geçebilmek için hazır olurlar.

Yeşil ışık yandığında ise tüm araçlar nizami bir şekilde yollarına devam eder.

Yayalar için de yaya figürlü ışıklar vardır. Yeşil yandığında geçiş serbesttir, kırmızı yandığında ise yol yayalara kapalıdır. Sarı ışık ise yayalar için “bekle” anlamına gelir.

Aslında bu yazı trafik ışıklarını, kurallarını ya da kullanımını anlatmak için yazılmadı. Trafik ışıklarından bahsetmemin sebebi, kurallar dahilinde yaşamanın ve yaşamak zorunda olmanın inceliğidir.

Nizami bir şekilde işleyen trafik, öfkeye, dikkatsizliğe ve kural ihlaline asla izin vermez.

Peki, insanların görevlerini, durmaları gereken hayat çizgilerini, koşmalarını, beklemelerini ve sabırlarını trafik ışıklarına benzetirsek toplumun büyük bir kitlesinin kurallara uymadığını söyleyebilir miyiz?

Globalleşen bir dünya, çağ atlamış unsurlar ve yapay zeka gerçeği…

Bedenen, ruhen, maddi ve manevi olarak insan olmanın kurallarına benzetme yapacak olursak, trafik kurallarının tam da bu gerçeği yansıttığını söyleyebiliriz.

Öncelikle beden dili çok önemlidir. Beyin komut verir, ruh kabul eder, dil durması gereken yeri bilir, bilmelidir. Aksi takdirde, tıpkı trafikte olduğu gibi, yaşamak adına zincirleme kazalar kaçınılmaz olur.

Günümüzde sosyal medya kullanımını ele alacak olursak, kuralsızlık ihlali had safhadadır. Kırmızı ışık neredeyse yoktur.

Mahremiyet ve edep kırmızı ışıktır.

“Dur!”
Ahlaki değerlerin ihlal edilmemesi gereken nokta tam da burasıdır. Kul olmanın görevleri ve örnek olabilmenin muazzam hazzı, durmak ve düşünmekten geçer.

Sosyal medyanın afaki kullanımı, lunapark misali eğlencenin dozunu kaçırarak mahremiyeti yok etmektedir. Toplumun büyük bir kısmı, duygularını perdelemiştir.

Gerçeğin dışında hayatlar, riyakarlığı sıradanlaştıran paylaşımlar, gençleri meşru olmayan ilişkilere özendiren içerikler, aile ve arkadaş sohbetlerini sekteye uğratan, güveni en aza indiren sosyal medya kullanımına kırmızı ışık kuralı şarttır.

İnsanoğlu ne verirse onu alır. İyiliğe iyilik, kötülüğe kötülük… Tıpkı bir ses yankısı gibi, dağların ardından çıkan kendi sesinizin geri çarpmasını duyarsınız.

Beyin, dil, gönül ve sağ-sol nöronlar, insan beyninin trafik ışıklarıdır.

Otorite ve disiplin, insanın beyninde kendi içinde başlar. Kendi kurallarını belirleyen birey, kurallar köprüsü kurar. Bu, çevresine ve kendisine yönelik beklenti kalitesinin net çizgisidir.

Bu dur çizgisi, saygı ve nezaketten geçer.

Özgürlüğün dur noktası toplumdur. Liberal görüş önemlidir fakat kolektif düzen ve ekip uyumu kati suretle şarttır.

Dur, düşün, uygula:
Konfor alanı dışında yapılan kural ihlali, insanlığa zulümdür.

Sağ ve sol beyin lobları, görevleri birbirinden bağımsız olsa da, ikisi de muazzam bir işleyiş içinde farklı meziyetlere sahiptir. Burada asıl kararı veren ise kalbiniz ve vicdanınızdır. Beraberinde, kendi hayatınızın trafik ışıkları…

Sohbet ederken, dinlerken, eleştirirken sarı ışık kuralı nettir:

Dur!
Bekle!
Dinle!

Edep, toplu yaşam alanında saygı, dil ölçüsünün dışa vurumu ve sosyal medya gibi ortak kullanım platformları, insan beyninin kırmızı ışığıdır.

Geçemezsin!

Toplum ahlakına zarar veren, kültürel değerleri sarsan, hatta yok eden insanlara prim vermek, insanlık tarihinin ayıbı ve silinmez bir imzasıdır.

Kurumlar ve bireyler, hiyerarşik basamakta bu kuralları görmezden gelse de, meşru olanı haklı konuma getiremez.

Dur ışığı yanmalı.

Kurallara uymayanların, insani duyguların katledilmesine hunharca izin verilmemeli.

Bunu yaparken, kul olmanın görevi zihnen kutsal sayılmalıdır.

Geç…

Saygı, hoşgörü ve nezaket, mecburi istikamettir. Yeşil ışık misali, gönül rahatlığıyla uygulanmalıdır.

Hayatınıza kural koymazsanız, kuralsızlığı kabul etmiş olursunuz. Saygının olmadığı bir millet, zincirleme kaza gibi tüm duyguları zedeler veya katleder.

Zarafet, yama değil; ipekten atlas bir şuura…
Gül, hâri evlâdır; lakin gül kokusu soydandır kula…

Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.

Hoşça kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum
  • Kıymetli yazar/şair Amine Çalışkan hocamı ele aldığı toplumsal kural olan trafik ışıklarının önemi ve kullanımı konusunu kaleme alması sebebiyle gönülden kutlar teşekkürlerimi sunarım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version