İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
(J.J. Rousseau)
Hiç istemediğiniz biriyle sırf üzülmesin diye yemeğe gittiniz mi? Ya da durumunuz olmadığı halde arkadaşınıza yüklü miktarda borç verdiğiniz oldu mu? Peki iş yerinde onca görevin içinde size ait olmayan sorumlulukları istemeseniz bile üstlenir misiniz? Eğer bunlar ve benzeri şeyleri yaşıyorsanız siz de hayır demekte sıkıntı yaşıyor olabilirsiniz.
Hayır diyebilmek, bir ricayı reddetmek bazılarımız için işkence gibidir. Bu kişiler kendilerinden ödün vereceklerini bilseler bile isteği reddedemezler. Peki ama kendi ihtiyaçlarımızı geri plana itmek uğruna neden başkalarının isteklerini zorunlu hissederek yerine getiririz?
Yaşadığımız toplum kolektif yapıdadır. Bizlere başkaları için yaşama öğretisi aşılanmıştır. İşte en temelde bu öğreti diğerlerinin isteklerini bizim ihtiyaçlarımızın önüne geçirir. Reddettiğimizde suç işliyormuş gibi bir rahatsızlık duyarız. Bu rahatsızlıktan kaçınmak için de boyun eğme, kabul etme davranışı gösteririz ve diğerlerini kendimizden daha önemli görürüz.
Çocukluğumuza dönüp bir baksak acaba hangi davranışlarımız ebeveynlerimiz tarafından ödüllendirilirdi? İtaat ettiğimiz, söz dinlediğimiz veya uyumlu davrandığımız zamanlar genelde ailemiz tarafından takdir edilirdik değil mi? Çocukluğun ilk yıllarında meydana gelen pekiştirmeler bizim iyi çocuk olma eğilimimizi artırır. Yani insanlar bizi sevsin ya da bizi dışlamasınlar diye kendimizi feda ederiz.
Hayır diyebilmek için öncelikle bunun anlamını kavramak gerekir. Unutmamalıyız ki insanları kırmamak için kabul ettiğimiz şeyler biz istediğimizde ‘hayır’ cevabını alacağımız şeylerdir. Her ilişkide bir alma-verme dengesi vardır. Çok fazla verici olmak bizi değersizleştirir ve yaptığımız iyilikler elimize yapışarak artık görevimiz haline gelir. Kendi itibarımızı korumak ve benliğimize duyduğumuz saygıyı belli etmek için hayır diyebilmek önemlidir.
Peki, gerektiği zaman bir isteği nasıl reddedebiliriz?
Öncelikle bir Hayır Planı hazırlamalıyız. Yani hangi durumlarda başkalarına vakit ayırabileceğimizi ve hangi durumlarda kendimizden taviz vermeyeceğimizi belirlemeliyiz. Bu konuda sınırlarımız net olmalı.
Kendimize belirli prensipler oluşturmalı ve kimse için prensiplerimizden vazgeçmemeliyiz. Böylece isteğini reddettiğimiz kişi olayı kişisel algılamayacak ve ısrar etmeyecektir.
Düşünmek için karşımızdakinden zaman isteyebiliriz. Çünkü otomatik olarak kendimizi evet demeye programladıysak hemen hayır diyebilmek gerçekten çok zor olabilir. Karşımızdakinden zaman isteyerek durumu değerlendirip öyle karar vermemiz daha doğru olur. Kısa bir değerlendirmeden sonra gerçekten istemiyorsak kesin bir dille reddetmeliyiz.
Karşımızdakini değil sadece onun isteğini reddettiğimizi unutmamalıyız. Böylece tavrımız daha net olacaktır.
Hayır diyebilmek aslında kendine değer vermeyi gerektirir. Bu durum asla bencillik değildir. Bu yüzden teklifi reddederken ılımlı ifadeler kullanmalı ve ben dili kullanımına dikkat etmeliyiz. Karşımızdakini kırmamaya ama kendimizi de çiğnememeye özen göstermeliyiz.
Unutmamak gerekir ki, hayır’da bir hayır vardır.