Haykırış

Yasemin Köse 514 Görüntüleme 4 Yorum
2 Dak. Okuma

İçime bağırdım haykırışlarımı. İçine bağıramayan nice acının arasında. Çocuk çığlıklarından, titreyen ellerden, dili susmuş nice çocuk içinde. Gözlerden yaş yerine kan akarken bakamadım aynada yüzüme. Hangi haykırış dindirir bu acıyı, kendi acımdan utanarak yüzüme vuran ışığa kızdım. Gökyüzünü delen bir annenin feryadına ilaç olamamanın verdiği utançla kıvrıldım. Doğmamış çocukların gökyüzü kana bulanmışken hangi kelime sızlayan kemiklerine şifa olur diye düşünmekten beynimin karıncalanmasına engel olamadım.

Acının anlamını kaybettiği yerde çenesi titreyen bebeler, korkudan gökyüzüne gözlerini mıhlamış çocuklar, boğazda yumru değil kızgın taş yaşamda bir leke gibi önümüzde durmakta. Feryatların dünyayı kana buladığı bir çağa denk gelmenin ve yapacaklarımızın insanlık için çok küçük olduğunu hissettiğimiz bu zamanda, acının kızgın mızrap gibi insanlığın böğrüne saplandığı yerdeyiz. Bir direnişin soykırımına şahit olmanın verdiği ıstırapla gözlerimiz kor gibi yandı gördüklerimizden. Duyarsızlık, ya da tarafsızlık diye bir şey mümkün değil olmaz olamaz. İnsanlığımızdan utanmamak için elimizin uzandığı, dilimizin yettiği kadar duaya sarılmak bir mecburiyettir.

Doğmamış bebeğe anne karnı mezar. Bebeğini içinde saklayarak ölen anne nedir?

Mertebesi bile dile gelemeyecek kadar yücedir.

Hiçbir devirde babaların yükü bu kadar ağır olmamıştır parçalanmış çocuğunun bedenini kucağında taşırken, hangi güce sığınır da tahammül eder. Acıdan insan çıldırır diye düşünürken onlar da İnancın zirvesini, imanın doruk noktasını gördük.

Hiçbir çocuk başka bir zamanda bu kadar vahşet ve dehşetle birden büyümemiştir. Gördükleri kan sağanağının içinde sığınacak bir parça taşı, çatıyı bulamamış ve tek başına dünyaya dualarıyla meydan okuyan bedenleri küçük, ruhları yaşlanmış acı içinde kıvranan çocuklar.

Biz eksiğiz siz anlamınızla fazlasınız.

Ey vahşetin çığlığını dualarıyla boğmaya çalışan soykırımın çocukları. Bizler ne kadar af dilesek de sizden anlamı yok. Sizin gibi yüreklere nasıl hitap etmek gerekir acemiyiz. Dilimizdeki hiçbir cümle kafi gelmez sizleri övmeye. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı her biriniz dünyanın dengesini değiştiren mücahitler, mücahideler ve şehitlersiniz.

Kalem acınızı yazarken kanamıyorsa, sızlamıyorsa kelimeler satırlarda, harfler ateş olup yakmıyorsa sayfaları, yazamayız sizleri.

Filistin’in ruhları arşa çıkmış şehitlerine, bedenleri acı içinde kıvranan yüce insanlarına mahcubiyet ve dua ile ithaf olunur…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
4 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version