Spor dünyamızın futbol etrafında döndüğü ortamda, voleybol ile dünya ve Avrupa’da zirveye çıktık. Bu sevinci bizlere yaşatan Kadın Voleybol Milli Takımımız oldu.
Her birine yürekten teşekkür ediyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyorum.
Daha futbol sezonu açılmadan ilk zaferlerini kutladık.
Ardından, transferler ve Avrupa’da ön elemeler derken tekrar futbola yoğunlaştık. Derken, kızlarımız yeni bir zafere doğru smaç atmaya başladılar ve hepimizin yönü oldular…
Hırs, azim ve mücadele ruhları ile yine kazandılar.
Oysa içlerinden biri özel hayatını deşifre ettikten sonra, eleştri okları, pek ilgi duymadığımız parkeye kaymaya başlamıştı.
Ülke olarak her şeyi siyasallaştırıp, itibarsızlaştırmaya ve hatta bölünmelere çok hevesli olduğumuz için, Ebrar üzerinden eleştiriler, sosyal medyada bel altı vurmalar, milliyetçi söylemler, dışlamalar, ardı arkası kesilmeyen hakaretler…
Bir karar vermemiz lazım…
Global dünya iklimine uyup yol mu alacağız?
Yoksa kendi sınırlarımız içinde, kendi örf ve adetlerimize uygun alanlarda mı kalacağız!?
Tarihler boyu dünyanın her yerinde her millet birçok aykırılık ile yaşam sürmüş, her türlü vahşiliği yapmış ve hala da yapıyorken ,içinde sadece sevgi(!) olan yaşamlara bu denli toplumsal tepkiyi olumlu karşılamakla birlikte, dışlama, ötekileştirme ve yok etme tavrına karşıyım ve zaten başarılı olmaz da…
Üç kız babası olarak, önceliğim hep onların önce iyi bir insan olmalarını istemişimdir. Eğitimlerini ise asla ihmal ettirmeyerek önce kendilerine, sonra çevreleri ve yuvalarına faydalı olmaları gerektiğine inanarak yaşamış biri olarak, özellikle kız çocuklarımızın;
Yarının gelecek yetiştiricileri, yani birer anne olacaklarını unutmayalım.
Elbette, yanlışı söyleyelim ama öldürmeden..
Ama yanlışı da övmeyelim ki özendirici olmasın. Hayat normal ve doğal akışında olunca güzeldir.
Yeniden zafer anına dönecek olursak;
Onlar kadınsal duygu ve iç güdüleri ile bu mücadele günlerinde, sosyal medyada olanlardan etkilenmeden, kenetlenip zafere koştular…
Bu zafer, istikrarın, planlı programlı çalışmanın ürünüdür. Başta Voleybol Federasyon Başkanı ve yöneticileri, teknik kadroyu ve sporcu ekip ile çok çalışmanın ürünüdür.
Burada Melissa VARGAS’a da parantez açmadan geçemem..
O artık Türkiye’nin kızı. Erik dalını oynarken, smaç sonu sevinci, sempatik tavırları ile tam bir voleybolcu atletik yapısı ile onun hakkını fazlası ile veren MVP…
Tıpkı, Naim Süleymanoğlu gibi, onu ülke sporuna kazandıranlara ve Fenerbahçe Spor Kulübümüze de şükranlarımı sunuyorum.
Ve o milyon Euroları döküp, milyonların peşinden koştuğu futbol yöneticilerinin, inatla örnek almadıkları alamadıkları spor alanı VOLEYBOL…
Maalesef görsel ve yazılı basında her gün, sabah, akşam yine onlardan bahseder durur, yazsın, göstersin de, ama her spor dalına zaman ayıran programlar olsun hepsi. Zira son yıllarda hep şampiyonluklar görüyor, izliyoruz.
Hem bireysel sporlarda hem de takım sporlarımızda bu artan başarılarda mutlaka spor sahaları, salonları ve yapılan yatırımların etkili olduğunu düşünüyorum.
Devamı gelmesi dilek ve temennilerimle.