Her Şey Allah İçin

23 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

Kâinatın sahibi olan Allah için emek ver, derdi babaannem. Küçüklükten beri beni ve ablamı o şekilde yetiştirmiş, içimize Allah aşkı tohumlarını tek tek işlemişti. Biz bu dünyaya gelir gelmez imtihan sahibi olan kullardan biriydik aslında. Ablamın doğumunda, işten çıkıp annemin yanına gelecekken kaza geçiren babamız, ilk imtihanımızdı. Babanın, kız evlat için bir dağ olduğunu düşünürsek, bu bizim en büyük eksikliğimizdi.

Benim doğumumda ise hepten kolsuz kalmıştık. Annem, doğumum zor olsa bile pes etmemiş, hayatından vazgeçmemişti. Bize çocukluğumuzdan bu yana babaannem bakmıştı. Her şeyin iyisini yapmaya çalışmış, bunun için de gocunmamıştı. Ablamla birbirimize çok düşkün olmuştuk; o benim küçük annem olmuştu.

Alıştığımız bu aile hayatı, ablamın evlenmesiyle bozulmuştu. Ablamın mutlu olması beni mutlu etse de evde onsuz yaşamak, kendimi yalnız hissetmeme sebep oluyordu. Evde babaannem, dedem ve ben kalmıştık. Her ikisiyle de muhabbet etmeyi çok seviyordum. Hep hayallerimden bahsediyor, onların onayını aldığımda ise okulumun bir an önce bitmesini istiyordum.

Doktor olmak istemiş ve kazanmıştım. Şu an ise üçüncü sınıfta okuyordum. Sınıfımda olan herkesten farklı olsam da beni yadırgamayıp giyim tarzıma da görüşlerime de saygı duyuyorlardı. Arkadaşlarımı çok seviyordum. Hatta yeri geliyor, benden ders almak için bana fikir danışıyorlardı. Hayatımda her şey normal gidiyordu. Akmasa da damlıyordu işte, buna da şükürdü.

Ben her zaman şükrederdim. Çünkü bir şey oluyorsa, o hep Allah’tan gelmiş oluyordu. Teslimiyetim tamdı. Her şey Allah içindi, bunu biliyordum ve ona göre yaşamaya çalışıyordum. Fakat insanların hayatı hep planladığı gibi gitmiyordu. Benim de öyle olmuştu. Allah bana bir imtihan daha vermişti. Sevdiğim insanı hayatımdan almıştı.

Ders çıkışı eve gittiğim bir gün, evin önünde kalabalık görmüştüm. O an içime ağırlık oturmuştu. Eve girmek istemesem de zorla girmiştim. Dedemi ağlarken bulmuştum. Orada olan halama dönmüş, ne olduğunu sormuştum. Söylediğine göre, babaannem banyoda düşmüş ve kafasını çarpıp orada hayatını kaybetmişti.

Yıkılmıştım. Annem yerine koyduğum kişi şu an hayatımda yoktu. Cenaze işlerini bitirmiş, odama girmiştim. Dedem kendi odasına, bir şey demeden çıkmıştı. Üzerine gitmek istememiştim. Odamda olan sandalyeye oturdum. İçimde adeta yangın vardı. Çok canım acıyordu ama elden bir şey gelmiyordu.

Her şey Allah içindi. Allah emanetini bu dünyadan almıştı, başka dile getirecek bir şey yoktu. Gözlerimle boş odayı tarıyorken, masamın üzerinde bir mektup olduğunu gördüm. Elime aldım. Bu, büyük büyük yazısıyla babaannemin mektubuydu. Açıp okumaya başladım:

“Sevgili torunum,

Biliyorum, seni yalnız bırakacağım diye çok üzüleceksin ama vakit geldi. Hissediyorum. Benim bu dünyadaki misafirliğim sona ermek üzere. Ne sebeple olur bilmiyorum, Allah bilir.

Ama şunu biliyorum güzel kızım, ne yaşarsak yaşayalım, her şey Allah için. Sen, sen ol, sakın beni kaybedince isyan gafletine düşme. Rabbim her şeyi en iyi bilir de ve şükret. Evet, ben yokum diye üzüleceksin ama unutma, siz de orada kalıcı değilsiniz. Elbet ahirette buluşacağız.

Dünyada misafirken ahireti unutma. Hayallerini kur ama Allah’ı unutma. Âşık ol ama zina yapma. Yaşa ama boşa yaşama. Hayat bu kızım; ne yaparsan birikir, tohum olur toprağına. Üzülsen de sıkılsan da dilinde olsun şükür, onu bırakma.

Her şey Allah’tan, bunu unutma! Sabret, Allah için kazanacaksın en sonunda. Kendine dikkat et!”

Seni seven babaannen…”

Hayatın boş olduğunu ölmeden önce yine anlatmıştı bana. Hep ders verdi, ben de unutmayacağım. Yaşayacağım Allah için bu hayatta. Boş olduğunu anladım bu hayatın. Yaşamak gerek, misafirliği son damlasına kadar aslında.

Bitince vakit, varacağım Rabbimin huzuruna.

Her şey Allah için… Gerisi boş bu dünyada.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version