Herhangi Bir Gün

93 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

En rahat kıyafetlerinden birini çekti üzerine ve bugün benim günüm diyerek yola çıktı. Öyle ya, bugün çok rahat olmalıydı. En çok “ben haliyle” gezecekti şehrinin sokaklarını. Sade olmalıydı, bugün dikkat çekmek en son istediği şeydi. Kendi kendine; “sakin ve yavaş olacağıma, anın içerisinde kalacağıma söz veriyorum” dedi.

Yavaş adımlarla şehrin birbirine karışmış sabah kokusunu içine çekerek yürümeye başladı. Bazı dükkan vitrinlerine daha önce hiç dikkat etmediğini fark etti. Anaokulundan gelen çocuk neşesini duyunca, “Burada bir okul mu varmış?” diyerek şaşırdı. Hemen oracıkta bulduğu bir banka oturdu. Gelip geçenleri incelemeye koyuldu. Bayılırdı izlendiğini bilmeyen onlarca insanı izleyip, yapmacıksız hallerini yorumlamaya. Okula bırakılan çocuğun annesine ne kadar dikkatle baktığını fark edince gözlerini başka yöne çeviremedi. Çocuk, bakışlarıyla annesine; “Sen benim en önemlimsın” diyordu ve el sallarken emindi annesinin onu orada bırakmayıp geri alacağına. Gözleri yavaşça yan bankta oturan yaşlı çifte takıldı. 70 yaşlarında iki insanın kötü haberi sindirmeye çalışır halleri, bunu atlatamayız kaygılarını anlamak için konuşulanları duymasına gerek yoktu. Biri daha erken gidecek, diğeri yalnız kalacaktı.

Akabinde o güzel yeşil gözleri okula geç kalan ama bu durum hiç de umurunda olmayan liseli bir çifti es geçemedi. Onlara bakarken, “Gözlerimi kaçırmama hiç gerek yok, anlıyorum ki onlar için dünya zaten iki kişiden ibaret,” diye geçirdi içinden. Çocuk, Beşiktaşlı atkısını kızın boynuna dolarken, kız kendini en değerli hissediyor, gülümsüyordu. Yeşil gözleriyle izlerken onları, kız hep çok mutlu olacağına inanarak sevgilisine yaklaşıp yavaşça koluna giriyor ve iki dakikalığına aşk güzel şey duygusunu yaşatıyordu.

Yeşil gözler kaldırımın karşı tarafında kalmışken telefonla konuşan bir bey yaklaşıyor ve karşı tarafa lanetler okuyor, şikayetler, pişmanlıklar… Anlattıkça anlatıyor, uzaklaşırken istediği tek şeyin biraz ilgi, anlaşılmak olduğunu hissettiriyordu. “İlgisiz yaşayabilir mi insan?” sorusunu sordu kendi kendine. Yaşayamaz elbet, cevabını vermesi uzun sürmedi.

Üşümeye başladığını fark edince bir kahve içme isteği doğdu içinde. Şehrin otantik kabul edilen ve de sevilen mekanına gitmek için adım attı. Hafif gıcırdayan kapıyı açınca yüzüne değen sıcaklık iyi hissettirdi. Yapay da olsa gözleri gibi yeşil olan çiçeklerin yakınına oturdu. Sabah saatlerine göre ne kalabalık diye geçirdi içinden. Güler yüzü pek de içten olmayan kıza siparişini verdikten sonra etrafı seyretmeye devam etti. Kahve siparişi gelen insanların, kahve fotoğrafını çekmeden bir yudum alamayışı dikkatini çekti. Son zamanlarda yeni bir yasa gelmiş, mutlaka çekilmesi gerekiyor gibi bir hisse kapıldı. Kendi kahvesi gelir gelmez inadına hızlıca bir yudum aldı, dilinin yanmasına aldırmadan, “Kahve böyle de içilir” der gibi, küçük bir isyan gibi. Etrafına bakıp kendinden uzak ne çok insan var diye düşündü. Karşısındakini dinliyormuş gibi yapanlar, bedeni burada ruhu başka yerde olanlar, mutsuzum diye haykıranlar, çalan şarkıyı mırıldananlar… Yeşil gözler en köşeye çevrilince o masada oturan bir kız çekti dikkatini. Fincanı iki eliyle sarmalamış, sıcaklığıyla ısınıyor sanki. Bir yudum alıp gözlerini kapatıyor, kız. Yeşil gözler aradığını bulmuş gibi canlanıyor. Kendi ve ruhu burada olan biri işte, diyerek içi umut doluyor. Yakaladığı minik umut iyi hissettiriyor ona ve bu umutla hem kalıcılığı hem de geçiciliği en çok hatırladığı yere gidiyor, bir müzeye. Müzeleri önemseyen; eşyaları, yapıları, insanların bunları yaparken neler hissettiklerini düşünmeyi seven yapısıyla oradayken özüne daha yakın hissediyor. Müzedeki yapılara, taşlara dokununca sanki geçmişten bir enerji yollandığını hissediyor, alıp ceplerine dolduruyor tüm o mistik duyguları.

Yarın yeniden düşecek yollara. Bu defa her şeyi daha farklı izleyecek, daha farklı yorumlayacak. Çünkü bugün yaşandı, bir gün daha büyüdü, zihni yeniden yapılandı, aynı kişi olmaktan çıktı. Yarın yeni bir kişi olarak yeni bir bakışla yaşayacak. Gözlerinin yeşili aynı olsa da yarın daha farklı, daha farkla bakacak.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version