Bir hikaye yazayım dedim. İlk noktayı koyacaktım ki zaten bir hikayenin içinde olduğumun farkına vardım. İstemeden başlanmış, devamı bize bırakılmış bir hikaye. Sonra herkesin gönüllü ya da gönülsüz bir akışın içinde sürüklendiğine tanık oldum. Bırak kalemi, zaten hikayeler yazılmış, oynanıyor roller dedim. Bir süre daha izleyici olarak kaldım. Kimi hikayesinden çok memnun kimisi sürekli şikayet halinde, bazıları aşırı azimli, yakınmadan, sızlanmadan gayet sabırla hikayenin kahramanı olarak devam ediyor, bir kısmı ise ne yaşadığından habersiz kendi hikayesinde başkalarını kahraman yapıp eline kalemi vermiş bundan bihaber. Elbette duymuş ya da denk gelmişsinizdir. Kendi hikayemizi yazmak için kalemi başkalarının eline vermeyelim, o zaman bizim için yazılanı istesek de istemesek de oynamak zorunda kalırız ki bu da en acı verici ve ıstıraplı olanıdır. Hikayemizde bize destek olanlar, yanımızda yürüyenler ya da bir aralık değip geçenler, duygularımıza ortak olanlar olacaktır, olmalıdır da. Mühim olan hayatımıza giren insanları, hikayemizde nereye yerleştirdiğimiz. Esas iş burada başlıyor!!!
Dengeyi bozup ipin ucunu kaçırdığımızda, iş kontrolden çıkıp kendi hikayemizde başkasının yazdığı figüran rolünü oynamaya kadar gider. Sonra çevrenizde sürekli mızmızlanan, sızlanan insanlar güruhu ile baş başa kalırız. Bu işte bir terslik var kalem yanlış elde farkında değiller demek istiyoruz ama bir bakıyoruz ki herkes hoşnutsuz ama halinden memnun bir ironi içinde.
Kendi hikayenin kahramanı olmak, yazanı olmak güç, enerji, motivasyon, farkındalık istiyor ama bunları üstlenecek cesaret ve derman yok korkaklık sarmış bedeni. “Böyle geldi, böyle de gitsin” inanışı almış başını gitmiş. Hiç ummadığınız bir anda fark edersiniz ki dalgalarda boğulmuş ruhlar mezarlığına dönüşmüş her yer.
Gelin öyle bir kalem alalım ki elimize, kimse tutmaya cesaret edemesin. Yanlışlarımızı silip yeniden yazmak, hatalı yerleri düzeltip yola devam etmek, sevgiyle coşan harfleri yan yana dizmek, saygıyla istemediklerimize yol vermek, gerektiği yerde noktayı ve virgülü koymak, kahramanın kim olduğunu duruşumuzla belli etmek için kalemimize sıkıca sarılıp sırtımızı dayayabilelim. Ve unutmayalım ki herkes zafer ister ama kimse bunun bedelini ödemek istemez.
Şimdi daha güzel bir hikaye ile karşı karşıyayız. Şöyle bir geri çekilip baktığımızda daha kontrollü, noktası, virgülü bize ait olan ve bize verilen cüzi irade dahilinde yazmaya başladığımız hayat akışı.
Bir mektup yazdım bu dünyada,
Adına “Yaşam Hikayesi” dedim.
Başrolünde kalemi tutan elim.
Mürekkebin kağıda hakkını vermek için aktığı,
Kömür kalemin kudretiyle coştuğu harfler dizesi,
İlmek ilmek özenle işlenesi.
Bir hikaye yazdım, sonunun mutluluğa varacağına inandığım.
Kardeşimi tebrikler ederim selamlarımla.
Çok teşekkür ederim. Huzurla kalınız.