Garipler her devirde olmuştur, boynu bükük, dertleriyle baş başa bir köşede çile çekmektedirler. Bizlerin dikkatini bile çekmez, çekemez gülüp eğleniriz, gezip tozarız… Başkasının hatırını sormak mı? İyi misin demek mi? Bu ve buna benzer sorular bu devrin değil başka bir devrin sorularıdır. Şefkat ve merhamet kavramları, iyilik, güzellik vb. gibi kavramlar… Onlar mı? Onlar da başka dünyaların kavramları… Onlar artık buralara uğramıyorlar maalesef. Nerede o insanın derdi ile dertlenen insanlar? Komşuları açken tok yatmayan insanlar nerede? Bir zamanlar dünyaya şefkat ve merhametleriyle nam salan insanlar nerede? Davranışlarıyla topluma örnek olan insanlar nerede? Gariplere el uzatan insanlar… Sanırım o insanlar atlarına binip çoktan bu diyarlardan gitmişler… Bize kalanlarsa ahkam kesen, kimseyi dinlemeyen, ben benim diyen, kötülüğü davranış edinmiş, topluma kan kusturan, hoş olmayan ahlak ve davranışları pervasızca sergileyen, uygulayan insanlar, garibi, mazlumu ezip seyreden, gülüp eğlenenler kaldı. Yanlış yöne doğru, ışık hızıyla giden insanlar toplumu nasıl düzeltecekler? Nasıl örnek olacaklar? Bu insanlar mı garipleri koruyacak?
Evet geçmişten günümüze dünya tarihine baktığımızda ezilen hep garipler olmuştur çileyi çeken garipler olmuştur ezilenlere baktığımız zaman karşımıza yine garipler, gariban insanlar çıkacaktır. Günümüzde ise bu ezilmişliği, garipliği, çaresizliği kimisi garipler için şiirler yazarak bir akımı oluşturmuş, bazen de türkü ve şarkılar bestelenmiş, söylenmiştir. Garipleri ancak bu şekilde hatırlayabiliyoruz…
Unutmayalım ki: “Yakarsa dünyayı garipler yakar.” Gariplerin ahı yakacaktır. Yine “Zalimin zulmü varsa, mazlumun, garibanın da Allah’ı vardır.” diyelim.
Garipleri hep sınavdan geçiyorsunuz deyip teselli etmeye çalışıyoruz. Ancak şunu da unutmayalım: Sizler de sınavdan geçiyorsunuz…