Gizemli bir varlık olan insan, her ne kadar farklı karakter özelliklerine sahip olsa da özünde belirli özellikler taşır. Merhamet, dürüstlük, manevi inanç, yardımseverlik, sevgi,
1) Duygusal özelliği ağır basıyorsa hataya devam eder ama vicdani olarak rahatsızdır.
2) Kısır bir döngüde döner durur. Zaman zaman çıkış yolları arar ama zayıftır.
3) Daha derinlere battığı da olur hatta debelendikçe bataklık onu çeker.
Hani mantık? Hani irade?
Biliyorum ki bu yazımı okuyan pek çok insan beni anlatmışsınız diyebilir. İş dünyasında yaşanan fırtınaları gelgitleri acıları, çıkmazları, kararsızlıkları ancak kendi bilir. Çoğu zaman en yakınları bile insanın iç dünyasının yaşadıklarını bilmez. Psikolojik aile danışmanı olarak insanların iç dünyalarını iyi biliyorum.
4) Bu kadar badirelerden geçen insan o da nesi! Silkinir, iradesi çalışmaya başlar. İç sesi “Dur” demiştir. İlahi bir güç yanlışları görünmez bir sesle engellemiştir. Ve insan yorgundur. Belki yaralıdır belki güvendiği dallara kar yağmıştır. Tökezlemiştir, usul usul yürür. Döner çıkmaz sokaklara bakar. İç sesi artık susmuştur. Görevi bitmiş yardıma ihtiyacı olan kişilerin ic seslerine yönelmiştir. Dar sokaklar acımasızdır. Sesiniz o çıkmaz sokaklarda sadece yankı yapacak, yankılarını kendi duyacaktır. Ve yankılar usul usul fısıldayacaktır. “Bunlardan ne ders çıkardın?” Cevap enteresandır! “Çok ders çıkardım üstadım, çok güvenmemeyi öğrendim, çok sevmemeyi, çok bağlanmamayı, attığı adımlarda dikkatli olmayı, kendime değer vermeyi, yalnız Yaradan’a sığınıp dayanmayı ve manevi huzuru öğrendim. Anlayacağın üstadım çok ders çıkardım dar sokaklarda.” “İç sesin en büyük mutluluk ne der?” “Kul olmak gerisi gelir, sağlık, huzur sevdiklerimiz.”
O zaman bir bayram arifesinde hoşça kal deme vaktidir. Selametle üstadım, Kurban bayramımız mübarek olsun.
Sevgilerimle.