Deneyim, yaşadıkça daha değerlenen bir mücevherdir. Her birimiz eşsiz yollardan geçmekteyiz ve eşsiz deneyimler gördük geçirdik. Eminim bundan sonrakiler için de oldukça uyanığız değil mi? Ya da öyle mi umalım, ne dersiniz? Ailelerimiz, arkadaşlarımız, sevdiklerimizin tümü bizim için en değerli olanlardır. Bağlantılı olarak hayat yolumuzdaki deneyimlerimizin büyük kısmını kendimiz ve seçimlerimiz başta olmak üzere tam da bu kişiler oluşturur. Onlarla çok şey öğreniriz. Erdemler kazanırız. Saygıyı, saygılı olmayı da aynı zamanda çevremizdeki insanlar vasıtası ile kavramış oluyoruz. Bugün kazandığımız erdemler içinden saygı üzerinde durmak istiyorum.
Saygı deyince aklımıza ne geliyor bir düşünelim. Bana göre saygı, kişinin konuşması, tavrı, karşıdakine olan tutumu ve davranışlarının sevgi dili çerçevesinde ölçülü olmasını anlatır. Önemli olan sevmediğiniz bir kişiye de olabildiğince bu manada ölçülü olabilmektir. Saygı, karşınızdaki kişiyi yargılamadan olduğu haliyle kabul etmektir. Aslında yargısızlık hali birçok erdemin ilk adımıdır. Bu bakımdan üzerinde çalışmamız gereken en önemli erdemlerden birisidir. Kabul etmek derken akıllara karşıdaki kişiyi her şeyiyle onaylamak anlamı gelmesin. Karşımızdaki kişi her kimse, severiz veya sevmeyiz, onaylarız veya onaylamayız, “bu onun olma hali” deyip geçebilmeliyiz.
Peki herkes, her durumda saygıyı hak eder mi?
Herkes sizin kibar, naif ve ışıltılı yanınızdan nasibini alabilmeli midir?
Bana kalırsa bunu düşünmektense insan, saygıyı en önce kendine göstermelidir. Kendi değerini kavrayabilmeli, kendisini en iyi kendi tanımalı, yeri geldiğinde kendini takdir edebilmeli, ödüllendirmeli ve kendini her zaman sevmelidir. Kendine odaklanan, öz güveni ve öz saygısı yüksek bir kişi için diğerlerinin saygı ölçütü veya ne yaptığı, kendisi için ne söylediği önemli değildir. Öz saygısı yeterli bir birey hemen savunmacı bir tavırla gardını almaya gerek duymaz. Kendini tanıyan insan eksiklerini de, hatalarını da tartabilir düzeydedir burada bahsettiğim geçersiz bir tavır ve üslupla karşılaşması durumunda geçerlidir.
Öz saygı yetersizse, yükseltmek ve farkındalık kazanmak önemlidir. Klişe olarak her yerde “kendinize inanın” manşetleri görebilirsiniz. Oysa kendine inanmak muhteşem bir ilaç olsaydı, superman olduğuna inanan çocuklar çoktan uçarlardı değil mi? Elbette kendimize inanmalıyız ancak inanmak yeterli değildir. Kendinizi motive eden kilometre taşlarını bulmalı, kendiniz için gayret göstermeli, potansiyelinize giden yolları keşfetmelisiniz. Kendinize zaman ayırmalısınız. Kendiyle baş başa kalmak çoğu insana korkutucu gelir. Çünkü bu çoğunlukla yalnızlıkla ilişkilendirilir, bazense kişi kendi iç sesinden rahatsız olur.
Oldu ya, saygı duvarını delen bir kişiyle karşılaştığımızda ne yapacağız? Benim aklıma bu durumda gelen ilk şey, ona kendinin üslubunda cevap verdiğimde, kendi değerime yakışıp yakışmadığı olur. Buna elbette bulunduğunuz koşullar, durum ve ruh haliniz çerçevesinde kendiniz daha iyi karar verebilirsiniz kanaatindeyim. Kendinize şunu sorabilirsiniz, önceliğiniz şey bir başkasına karşılık vermek, ona haddini bildirmek mi yoksa kendi iç huzurunuz mu? Seçim ve karar sizin.
Gelelim yaş mevzusuna… Saygının yaş ile değil de daha ziyade karakter, duruş ve kişiye bağlı olarak arttığını veya zedelendiğini düşünenlerdenim. Benim gözümde ufak bir çocuk, ondan yaşça büyük olan birisinden daha çok saygı uyandırabilir. Sosyal statülerse bana göre aldatıcıdır. Kişiyi, özünü tanımlayan şey statülerden ayrıdır. Elbette kişinin karakteri, duruşu, üslubu, tavırları, davranışları hayattaki statülerine de yansıyacaktır ve belki de bunlardan dolayı çevresinde çok büyük takdir kazanacaktır, ancak yine hepsi bizzat kendisi ile ilgilidir.
Sosyal medyanın yalancı yüzü hepimizin normali olmuşken, üzerinde durmayı seçtiğim diğer bir nokta ise sahtelik, yapay olmak da bana göre karşınıza aldığınız insanlara, kitlelere büyük bir saygısızlıktır. Şeffaf bir hayat yaşamak tercihse, dürüst olmak erdemi seçmektir. Son zamanlarda çok tepki alan ve birçok kişinin ülke genelinde erişiminin kısıtlanmasını istediği uygulama da bana göre insanlara en fazla bu açıdan rahatsız edici geliyor. İnsan onuruna aykırı, saçma ve akıl dışı şeylerle karşılaşmak çoğu insanı bu sebeple rahatsız ediyor.
Saygı erdemini kavramak, anlamak ve hakkını vermek kendine yola çıkan herkese nasip olsun dostlarım. Ve dilerim kendi ışıltınıza daha çok ışık katacak değerli dostlarınız olsun.