İnsanoğlunun doğduğu günden bu yana zaruri ve lüks olmak üzere ihtiyaçları olmuştur.
Yemek, içmek, giyinmek, barınmak; gezmek, sanatsal ve sportif faaliyetler, farklı aktiviteler…
Tüm bu ihtiyaçlar geçmişte karşılandığı gibi bugün de karşılanmış veya karşılanmaya çalışılmıştır.
Bu ihtiyaçlar hususunda geçmiş kuşak ile günümüz arasında şöyle bir fark olmuştur:
Geçmişteki insanlar bu durumları birer ihtiyaç, günümüzdeki insanlar ise bu durumları birer gösteriş haline getirmişlerdir.
Özellikle “Z KUŞAĞI” olarak adlandırılan yeni nesilde adeta bir hastalık haline gelmiş olan, özel yaşam halleri,yenilen yemekler, içilen içecekler, gezilen-görülen yerler ve buna benzer muhtevaları sosyal medyada paylaşmaktır.
Gereksiz bir özenti yarışı olan yiyecekleri sosyal medyada paylaşma,dinimizce de asla hoş karşılanmamaktadır. Paylaşılan yiyeceği gören kişinin o yiyeceğe ulaşmaya imkanı olmayabilir, olan da o anda ulaşamayabilir.İnsanların nefisleri ile oynamak, asla Müslümana yakışmayan bir davranıştır.
Gerek örfi kültürümüzde gerekse de dinimizde kabul görülmeyen bu durumlar temel ihtiyaçlardan çıkıp adeta bir gösteriş ve bir nispet aleti olmuştur.
Geçmiş dönemlerde de fotoğraf ve video kayıtları insanlar tarafından kullanılır, yaşanılan özel anlar birer anı olarak kaydedilirdi lakin bu fotoğraflar sadece kendilerine mahsus bir şekilde albüme kaldırılırdı. Ne gösteriş amaçlı sergi edilir, ne de bir başkasına nispet amaçlı kullanılırdı. Zaten böyle bir çirkinlik eski dönemde yaşayan insanların da akıllarına gelmezdi diye düşünüyorum.
Bugünlere baktığımızda ise durumun gerçekten içler acısı olduğunu görmekteyiz.
Lokantada yediği yemekten tutun da kafede içtiği içeceğe kadar…
Evinin oturma odasından tutun da yatak odasına kadar…
Her şeyi ve her yeri paylaşan bir çağ konumuna gelmiş durumdayız.
Sırf sosyal medyada elindeki marka kahve bardağıyla paylaşım yapabilmek için tamamen bir sömürü aracı olan kahve zincirlerinde, 5 TL’lik bir kahveye 40 TL verip bununla da iftihar eden bir çağ haline gelmiş durumdayız.
Evlere gelen misafirlere yönelik, “Allah rızası için çok güzel bir şekilde ikram edip, ağırlayayım” demek yerine “Acaba nasıl görkemli bir sofra hazırlar da gösteriş yapabilirim” düşüncesine kapılan bir çağ haline gelmiş durumdayız.
Nasıl olur da dışarıdan aldığı gıdayı kimse görmesin diye belinden söktüğü kuşağa saran bir nesilden, ihtişamlı sofralarını görgüsüzce yayınlayan bir nesil yetişir? Bu durumu anlamak gerçekten çok güç.
Eski insanların bu muazzam ince düşüncesinden kopup, nasıl da bu kadar düşüncesiz olduğumuzu bir kez daha düşünmemiz gerekmektedir.
Giyinme ihtiyacı olarak alınan bir elbise gerçekten bedeni örtmek amacıyla mı alınıyor, yoksa pahalı fiyat ve markalara şamil olarak gösteriş yapma zihniyetiyle mi alınıyor?
İnsanlar üzerlerine beğendikleri kumaşları mı giyiyorlar, yoksa üzerinde marka ve fiyat olan etiketleri mi?
Markalı ve kaliteli ürünler kullanmak kadar doğal bir husus yoktur lakin amaç gösteriş olursa… İşte sorun buradan teşkil etmeye başlıyor.
Tüm bu hususlar gerçekten birer ihtiyaç mı,yoksa külliyen bir gösteriş mi?
İnsanlar sosyal medyada elbette paylaşım yapabilirler ama yapılan bu paylaşımlar asla mahremiyet sınırlarını, örfi sınırları ve dini hükümleri çiğnememelidir. Gösteriş gayesi, nispet gayesi, bu yönde bir çaba ve dizayn olmamalıdır. Bu hususlara dikkat ederek sevgi ve saygı duyduğumuz insanlarla anı niteliğinde fotoğraf çekip, paylaşabiliriz.
Sosyal medyayı bir özenti, bir rekabet platformu olarak değil de, doğru bilgi edinme, analiz etme, sorgulama, istişare ve muhakeme etme amacıyla doğru ve faydalı bir şekilde kullanmamız gerektiğini düşünürken, bu kadar kirlilik içerisinde de bu temenninin gerçekleşmesinin çok güç olduğunu düşünüyorum.
Allah’tan temennim, eski insanların sahip olduğu nezaket ve ince fikriyatın bizlere de nüfuz etmesidir.
Vesselam…