Hangimiz çocukluğumuzdan beri bu hayallerin peşinden koşmadık. Kimisi onunda, kimisi on beşinde; kimisi otuz beşinde, kimisi ellisinde, yine de hiç peşini bırakmadık, bırakamadık.
Bazen okuduğumuz, dinlediğimiz, sevdiğimiz o kahramanlarımızın hayallerini kurduk, ulaşmaya çalıştık; bazen mektup yolladık, bazen katıldığı programlara koştuk. Eee devir değişti artık, malum teknoloji çağındayız; Facebook, Twitter ve web sitelerindeki bir çok alternatifle sanat dünyasındaki tüm sanatçılara ulaşır olduk. Peki yetine bildik mi? Asla, asla! Hep daha fazlasını istedik.
Öykünerek başlıyor her şey, kendimizi onların yerine koyarak, ya da onlarla beraber bir şeyler yapabilmenin düşleriyle giriyoruz işin içine.
Gelin görün ki, işte bu süreç ve serüven sancılı ve ağır bir yük olan yolculuk yapa yalnız ve tek başına başlıyor, kimimiz alaylı, kimimiz mektepli; bazen çok ağır bedeller ödetiyor, zirveye yaklaşanlar mı dersiniz, çıkanlar mı dersiniz, e tabi bir de tepe taklak düşenler mi, hepsinden de bolca oluyor, malum insanın, paranın; şan ve şöhretin basamaklarından öyle kolayca sıyrılıp çıkmak olmuyor tabii ki, itiş kakışın, kıskançlıkların ardı arkası gelmiyor, iki yüzlüler mi dersiniz, riyakarlar mı dersiniz, hepsinden de bolca var. Haksızlık etmeyelim güzellikler, dostluklar da olmuyor değil hani.
Bir içine giren pişman, bir de giremeyen…
“Yıldızlara ulaşmaya çalışınız, erişemezseniz bile yükselirsiniz.”
Umarım, herkes hayalini kurduğu bu serüvende muvaffak olur.