İlişkiler dediğimizde akla gelen ilk şeyin ne olduğunu yakın dostlarıma ve tanıştığım insanlara sordum. Onlara, en çok hangi alanlarda ilişkilerle ilgileniyorsunuz ve sizi düşündüren veya zorlayan konu nedir diye sordum.
Eminim tahmin edebiliyorsunuz ve sizler de bu soruyu okuduğunuzda aynısını düşünüyorsunuzdur.
Evet, sorumun cevabı ise, İlişkiler deyince akla gelen ilk şey: “Doğru aşk, sevgi ve birliktelik.”
Çoğumuz doğru partnerle birlikte sevgiyi ve aşkı güzel anlamda yaşamak ve paylaşmak isteriz, fakat bunun bu zamanda zor olduğunu ve günümüzde hiçbir şeyin değerinin ve devamlılığının kalmadığından dert yanarız.
Genel görüşler:
Günümüzde çoğu bekar kadın, pek fazla beyefendi kalmadığını, tanıştıkları erkeklerin kibar, iyi konuşan, yeterince duyarlı ve hedef odaklı davranmadıklarını söyler.
Erkeklerin güvenilir, sadakatli, sabırlı, ilgili, olgun ve kişisel gelişimlerinin yeterli olmadığını dile getirir ve çoğu erkeğin kendini profesyonel hayatlarında daha az geliştirdiklerini ve hayattaki hedeflerinin net olmadığını düşünürler. Erkeklerin kadınlarla ilk görüşmede yakınlaşmak istedikleri anlatılır. Bazı kadınlar ise bu davranıştan rahatsız olurlar. Kadın bu esnada bazı şeyleri sorgulamaya başlar ve belki de ondan uzaklaşır.
Evli bayanlar ise, eğer mutsuzlarsa, erkeğin genellikle duyarsız, ilgisiz, sorumsuz davrandığını ve evde yardımsever olmadığını dile getirirler. Evin içinde iletişim eksikliği olduğunu, sohbetin ve karşılıklı ilginin azaldığını söylerler. Bazen de fazla kıskançlık devreye girer. Erkeklerin evlilikte bazen bir çocuk gibi davrandıklarını da dile getirirler. Erkeklerin evliliğin, birlikteliğin, sevginin ve aşkın ne anlama geldiğini pek bilmediklerini söylerler.
Bekar Erkekler ise, ne tuhaftır ki, kadınlar için neredeyse aynı şeyleri düşünürler.
Kadınların yeterince olgun, sadakatli ve güvenilir olmadıklarını dile getirirler. Biraz çocuksu tavırların, kıskançlıkların ve konuların devreye girdiğini söylerler. Sevdiği kadın için yaptığı birçok iyi şeyin partnerinin gözünde değer görmediğinden şikâyet ederler. Bir başka konu ise, kadınların çok kez aldattıklarını ve çapkın olduklarını söylerler. Bu bir erkeğin kadına duyabileceği güveni genel anlamda zedeleyebilir.
Evli erkeklerin, çoğunlukla eşlerinde eksik bulduğu şeyler ise; eşlerinin ev içinde güler yüz göstermedikleri, yeterince huzurlu ve mutlu ortam meydana getirmedikleridir. Ayrıca, kıskanç olmaları, yeterince anlayışlı olmamaları, ilgisiz davranmaları, aile ilişkilerine karşı duyarlı olmamalarıdır.
Ve bunlar gibi birkaç neden daha sıralanır. Bu nedenler gördüğümüz gibi karşılıklı.
Daha fazlasını sizler de düşünebiliyorsunuzdur. Belki de kendiniz yaşadınız veya şu an bu gibi sorunlar yaşıyorsunuzdur. Kırıldınız, üzüldünüz ve unutamadığınız şeyler var. Belki de yaşadıklarınızdan dolayı, sevgiye ve aşka tam olarak inanmıyorsunuz, karşı cinse güvenemiyorsunuz ve artık bazı konulara ciddi ve sağlıklı bakamıyorsunuz.
Bunun tam tersi de olabilir, belki de geçmişinize ve ilişkilerinize bakıp, bazı şeyleri neden yaşadığınıza dair analizler yapıyor, kendinizde ne değiştirebilir ve geliştirebilirsiniz diye düşünüyorsunuzdur.
Belki de kalbinizin en derininde doğru partneri arzuluyorsunuz, en derinden sevmek ve sevilmek, mutlu ve huzurlu olmak, güvenmek ve güven sağlamak istiyorsunuz. Ve bunun bugüne kadar neden olmadığını düşünüyorsunuzdur.
Fakat madem bir çoğumuz “Aşk, sevgi, doğru partneri bulmak ve evlilikte mutlu olmak” istiyoruz, neden bu kadar zorlanıyoruz? Neden birçok beraberlik çabuk bitiyor, evlilikler devam etmiyor, yanlış partner seçiyoruz ve mutsuz oluyoruz?
Bunların birkaç nedenini gelin birlikte sayalım:
- Aşka ve sevgiye olan negatif iç düşünce ve inançlar,
- Sevgiye ve evliliğe olumsuz bakış açısı,
- Sevginin gerçek anlamını ve sevmeyi bilmemek,
- Evliliklerin huzursuz olduğunu düşünmek,
- Kendine ve partnerine güvenmemek,
- Kendini yetersiz bulmak ve başkalarıyla kıyaslamak,
- Kendini kişisel ve profesyonel anlamda geliştirmemek,
- Sorumluluk korkusu,
- Bağlanma korkusu,
- Yetersiz ve yanlış iletişim,
- Yetersiz ilgi,
- Fazla dışarı odaklı yaşamak,
- Fazla seçenek,
- Fazla beklenti,
- Birlikte hedefler edinmemek,
- Yetersiz kişilik,
- Karakterlerin oturmaması,
- Mutluluğu hissetmemek,
- Huzurlu olmamak ve huzur vermemek.
Bunlar gibi daha pek çok şey sayabiliriz. Tabii ki herkeste hepsi yoktur, fakat bunlardan en az 5’ine sahip olanımız da çoktur.
Bunların sebebi, geçmişte yaşanan travmalar, sevgisizlik, olumsuzluklar, ailede olan geçimsizlik ve iyi olmayan aşk ve evlilik örnekleri.
Biz insanlar olgunlaştıkça yaralarımız ve kırgınlıklarımız çoğalır, bazen istemsizce bunların etkisinde kalırız ve bunlarla hepimiz farklı başa çıkmaya çalışırız.
Kendimizi ne kadar çok kötü duygulara, inançlara ve düşüncelere hapsedersek, bir o kadar daha çok olumsuz şeyler yaşarız ve bu karşımızdaki insanı da olumsuz etkiler.
Bu yüzden kendimize odaklanıp ilk olarak kendi iç sesimizi, inançlarımızı, iç güdülerimizi, sevgiye, aşka, birlikteliğe ve evliliğe olan bakış açımızı sorgulamalıyız.
Kadın veya erkek, evli veya bekar fark etmez, herkesin bu anda kalıp kendisine bakmasını öneriyorum.
Sevgi, aşk, beraberlik, ilişki ve iletişim hakkındaki düşüncelerinizi, davranışlarınızı, inançlarınızı sorgulayın ve neleri nasıl değiştirmek istediğinizin bilincine varın.
Bunları yaparken kendinize karşı dürüst, gerçekçi, duyarlı ve anlayışlı olmanızı tavsiye ediyorum. Sadece kendinizde kalın ve kimseyi suçlamadan bunlar hakkında çalışın. Bu çalışma sizlere eminim katkı sağlayacaktır.
Eğer bu çalışmalara devam ederseniz ve bunun için profesyonel yardım alırsanız, ilk olarak kendinizle ilgi net bilgiler edinecek, kendinizin sevgiye, aşka, birlikteliğe ve evliliğe olan bakış açınızı tanıyacak ve anlayacaksınız. Yeni inançlar ve hedefler belirleyecek ve kendinizi iyi anlamda geliştirmeye başlamış olacaksınız. Kendinize olan öz güveniniz, inancınız, sevginiz artacak ve motivasyonunuz yükselecektir. Böylelikle ilk olarak siz “kendinizde değişim” sağlayacak ve mutluluğunuza adımınızı atacaksınız.
Eğer toplum olarak değerler üzerinde doğru şekilde çalışmalar yaparsak, hayatta iyi insanlar çoğalır ve böylece hayatı birbirimize kolaylaştırırız.
Şunu da belirlemek istiyorum ki, hayatta herkesle doğru aşkı, sevgiyi ve birlikteliği yaşayamazsınız. Bu yüzden dışarı odaklı değil, kendinize odaklı yaşayıp, ufkunuzu ve kişiliğinizi geliştirip, hislerinizi sorgulayıp aşka ve sevgiye olan inancınızı güçlendirip iyi anlamda yaşayın.
Ne kadar iyi ve olumlu yaşamaya odaklanırsak, bir o kadar da huzurumuz ve mutluluğumuz artar.
Sevgilerimle.
Kübra Hanım uzun zamandır yeni yazınızı göremedim. Umarım her şey yolundadır.
Yazınız her zaman olduğu gibi yine şahane olmuş, tebrik ederim ve yeni yazılarınızı sabırsızlıkla beklerim.
Çok teşekkürederim Selim bey, iyiyim ve yazımı beğenmenizden çok memnun oldum😊
Çok iyi bir yazı olmuş..kesinlikle düşünmeye davet ediyor. Günümüzdeki problemleri çok iyi kaleme aldiniz Kübra hanim