Her insan doğanın düzeni gereğince doğar, yaşar ve ölür. Bu süre zarfında önce kendini, daha sonra insanlığı, varlığı ve kainatı sorgular.
Bunun sonucunda ya var olan dinlerden birine iman eder, ya dinler dışındaki inanışlara inanır ya da hiçbir şeye inanmaz.
Ülkemize baktığımız zaman insanlarımızın büyük çoğunluğu Müslüman olarak yaşamını sürdürmekte. Bununla beraber son yıllarda özellikle genç kitlede Ateizim oranı ivmeli bir şekilde artış göstermekte.
Dinler insanlara bazı sorumluluklar yükler ve bu sorumluluklar sonucunda ödül olarak cenneti ve ceza olarak da cehennemi vadeder. Dinsizlikte ise sorumluluk yoktur, dolayısıyla ahiret inancı da yoktur. Peki hangisi bizim için daha avantajlı:
İnanmak mı yoksa inanmamak mı?
Bir tarafta ebedi huzur var, diğer tarafta dünyada arzuladığın gibi sorumluluk almadan yaşamak. Bunun için iki hâli de düşünmemiz lazım.
Ateizme göre yaratıcı, elçi, melek, kader, günah, sevap, ahiret… Bunların hiçbiri yok, dolayısıyla ölümden sonra hayat da yok, öleceğiz ve toprağa karışacağız. Yani cennet ve cehennem de yok.
Farz edelim ki bunların hepsi doğru. Allah da yok, elçi de yok, ahiret de yok. Bu durumda Müslüman bir insanın ne kaybı olacak? Hayatını düzenli bir şekilde yaşadı, zor zamanlarında sığınacağı bir ilahı oldu Yalnız kalınca yaslanacağı bir dayanağı oldu. Kısacası sağlıklı, huzurlu ve huşu içinde bir yaşam sürdü.
2. duruma baktığımızda:
Peki ya bunların hepsi varsa… İşte o zaman Müslüman ebedi cennete gidecek, Ateist ise ebedi cehenneme gidecek. Yani bir tarafta pozitif sonuç, diğer tarafta negatif sonuç. Peki bu kişi inansaydı ama yine arzusuna göre serbest bir şekilde yaşasaydı… İslam’a göre önce cehenneme, sonra ebedi cennete gidecekti, yani Ateistken yaptığı her şeyi iman edip yine yapsaydı, bu durumda ahirette kârlı olacak, ebedi cehenneme gitmediği gibi iman ettiği için günahı kadar ceza görüp sonra ebedi cennete gidecekti.
Tüm bu anlatılanlardan sonra sizce hangisi? İnanmak mı, yoksa sonucu hezimet olan bir kumar oynamak, yani inanmamak mı?