Bu yolculuğumuzun adı insan ilişkileri. İlişkiler arasında olmazsa olmaz kavramlardan ilki güven ve devam ediyoruz saygı, sevgi, sadakat, samimiyet, iyi niyet, doğruluk, dürüstlük vb. böyle devam edip gider liste. En çok ihtiyacımız olan güvenden yola çıkacak olursak sorgulamanın tepe noktası olarak belirleyebiliriz. Güven verdiğimiz ilişkilerin karşılığında güveni aramak gereksiz mi? Ya da çok mu zor güven duyduğunuz kişilere aynı şekilde karşılık vermek? İnsan vermediği duyguyu neden bekler ki. Bu durum bencilliğin göstergesi değil midir? Sevgiyi, saygıyı, samimiyeti kepçeyle alıp karşılığında dirhemle vermek. Bozulan duyguları şikayet ederken kendimize dönüp bakıyor muyuz? İlişkilerin neden dejenere olduğunu sorgularken içsel muhasebe yapıyor muyuz? Sevgi verdiğimiz, saygı duyduğumuz kişilerden görmek istediğimiz hareketleri göremeyince incinmemiz doğal değil mi? Ne diyordu Cemil Meriç: “İyilik eden mükafat bekliyorsa tefecidir.” İyiliğe karşılık beklemiyoruz ama saygıya ve güvene karşılık bekliyoruz, bu tefecilik değil sadece duygu ve düşüncelerimizin sevdiklerimizle örtüşmesi, doğru adreste olduğumuzun göstergesidir.
Samimiyeti okyanus gibi sevdiklerimizin önüne sunarken karşılığında altında yatan iyi olmayan hesapları görmemek, görmek istememek körlükten başka ne olabilir ki. Samimi bir niyet karşısında ne olmalı? Siz bunların karşısına daha iyi bir kavram koyuyorsanız sorun yok ama daha iyisi yerine eksik, gedik, yamalı niyet ve doğruluklarla yola çıkıyorsanız hiç denemeyin çünkü er geç başarısızlığınızla bir yerde yüzleşeceksiniz. Bunların değerlendirmesini yaparken saygı gördüğünüz güven duyduğunuz kişilerde ki değişiklikleri eleştirmeye hakkınız yoktur. Şapkayı önümüze alıp düşünmeliyiz, doğruya yönelmek istiyorsak içsel muhasebenin önü hep açık olmalı.
Sevgi, saygı birbirini tamamlayan iki kavramdır. Sevgi, saygı olmadan yok hükmüne geçer. Sadece saygı duyabilirsiniz bu olası ama sevdiğiniz kişiye karşı saygı da duymak duygusal ihtiyaçtır. Hayat bize doğru cevap versin istiyorsak doğru soruları sormalı, doğru davranışlar göstermeliyiz. Esas yanlışı yapıp doğruyu beklemek kendini kandırmacanın önüne geçemez. Herkes her şeyin farkında sadece zaman tanır insan denen en özel varlık. Sevdiği kişilere görmesi için fırsat verir. Çabalama sonucunda karşılık görmeyen davranışlar yavaş yavaş sönüp gider ve siz bir güven duygusunu daha kaybetmiş olursunuz. İlişkilerde güven yoksa diğer duyguları aramayınız. Duyguların şahı güvendir, güven yoksa mat oldunuz demektir.
Doğruluk kavramı ise manası çok derin ama günümüzde anlamı iyice sığlaştırılmış, içi boşaltılmış kavramlardan en önemlisi. Doğru kavramının anlamına değinmeyeceğim çünkü bir hayli uzun, detaylı bir konu başka bir zamanda belki tekrar sorgularız. İnsan ilişkilerinde ki doğru söyleme kavramı pek farklı bir tanımlamaya sebep olmaz hemen hemen herkes de aynı tanımla karşılığını bulabilir. Ne diyor Caesar: “İnsanların doğruluğu yaptıkları işle değil davranışlarıyla ölçülür.” Şimdi bu sözden yola çıkacaksak, herkes doğru söylüyor ama davranışlar kendini ele veriyor. Farkında değiller. Kimse aksi bir durumu kabullenmiyor. Durum böyleyken doğru söylemeyenler nerede? Öyle ya kayıplar herhalde. Doğruluk kavramının bence kardeş tamamlayıcısı dürüstlük olmalı. Kavramlar birbirini tamamlayarak böylece devam edip gider. Biz sevdiğimiz kişilere karşı güveni, doğruluğu, dürüstlüğü elden bırakmayalım sevgi de elbet peşi sıra gelecektir.
Unutmayalım aynı gemide olacağımız iyi insanları seçmek için bizde seçilmeliyiz…
TATMİN EDİCİ İNSAN İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMELİYİZ.