İnsan olmanın derinliklerine dalmak, varoluşun sırlarını sorgulamak, bu dünyadan ayrılırken ardımızda ne bırakacağımızı düşünmek…
İşte tüm bunlar, insanı hayvandan, belki de evrendeki diğer varlıklardan ayıran en temel özelliklerden biri: Şuur.
Şuur, insanı düşünen, sorgulayan, varoluşun anlamını arayan bir varlık haline getirir. Peki, insan ve hayvanı birbirinden ayıran bu özellik, acaba daha derin bir alemi mi işaret ediyor? Belki de, insanın özünde yatan bu derin bilinç, evrende var olan daha büyük bir bilincin bir parçasıdır. Ve belki de, hayatın zılgıtlarına maruz kalsak bile, insan olmanın asıl amacı, hoş bir seda bırakarak bu evrensel bilince katkıda bulunmaktır.
Hayatın geçiciliği üzerine düşündüğümüzde, bedenimiz toprak olup ruhumuz bedenden ayrıldığında geriye ne kalır diye sorgularız. Mal, mülk, şan, şöhret, hepsi birer geçici oyuncak. Geriye kalan, belki de sadece yaptıklarımız, söylediklerimiz ve etkilediğimiz hayatlar olacaktır. İnsan olmanın özü belki de budur: Dünyaya hoş bir seda bırakmak.
Ne güzel anlatır Usta Şair Yahya Kemal Beyatlı:
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.”
Peki, insanın hayat felsefesi, ölümden sonra kalan ceset üzerinde bir bilirkişilik yapabilir mi?
Belki de yapabilir. Çünkü bizden geriye kalan, bedensel kalıntılarımızdan çok daha fazlasıdır. Bıraktığımız izler, dokunduğumuz hayatlar, sevgimiz, anılarımız… İşte bunlar, fiziksel varlığımızın ötesinde bir boyutta yaşamaya devam eder.
Hayatta karşılaştığımız zorluklar, kırık gönüller, kederli bakışlar…
Bunlar, insan olmanın kaçınılmaz parçaları. Ancak, belki de bu zorluklar karşısında gösterdiğimiz sabır, sevgi ve anlayış, ahirette bizim için bir mükafat ya da teselli kaynağı olacak.
Sonuç olarak, insan olmanın, varoluşun, bu büyük sırrını çözmeye çalışmanın ve hayatta hoş bir seda bırakmanın peşinde koşmanın anlamı büyüktür. Belki de hayatın anlamı, bu geçici dünyada kalıcı bir iz bırakmak ve ruhumuzun ötesine geçen bir bilinci keşfetmektir. Ve belki de, hayatımızın sonunda, ardımızda bıraktığımız her hoş seda, evrenin derinliklerinde yankılanacak.
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.
Hoşça kalın.