Huzur veren Pir, Hünkâr Hacı Bektaş-i Veli Efendimiz öyle güzel sesleniyor ki insana: “Gel ha gel, insan ol da öyle gel…”
İnsan olmak kuşkusuz ki, ömür boyu öğrenmenin en güzel öğretisi; Merhametin, sevginin, edebin, erkanın, elin, dilin, yüreğin dünyada var oluş sebebi İnsanlık, yeni bir döneme girmeden önce dilinde gıybet, gözünde haram, içinde hasetlik, yüreğinde merhametsizlik, elini bağrına götürdüğünde ise vicdansızlık yoktu. Az eşyalıydı evler, eşyanın hükmü yoktu, sıcak bir sobanın etrafında bir göz odalarda sıcacık insandan yana zengin insanlar vardı, sözlerinde, gözlerinde içini daha çok ısıtan bir sevgi, yüreklerinden sırtlarına çekilmiş merhamet hırkaları vardı.
Kavga yoktu, kin yoktu, hasetlik yoktu, gözlerinin perdelerinde nurdan çekilmiş, sevgi perdeleri vardı, aralarında kan bağı olmasa da güvenden, vicdandan yapılmış zırh gibi adalet vardı, bedenin dış zenginliğinden uzak onu topluma saydıran takısı, tokası, en lüks ceketi, sıra sıra dizilmiş ziynet eşyası yoktu, eliyle, diliyle, yüreğiyle, vicdanıyla, sözünün ağırlığıyla, onuruyla, dilinde duasıyla, sesinin şifasıyla, ayıpları örten, sırları tutan, öfkesini yutan, eli açık, gönlü açık, olmasa da bir şeyi güler yüzüyle sofrasını açan, ağırlığınca “Altın” gibi değerli insanlar vardı.
Bir lokma ekmeğini kapımın dışında kaldı demeyerek, pencerelerinin önüne bulgur serpiştiren, kapısının önüne sütünü, yemeğini, ekmeğini bölüştüren, “bu dünyada sadece biz yokuz “diyen, diğer canlıları canları, düşünen, en lüks beton yığınlarına ömür teslim etmeyen, en lüks teneke yığınlarına tama etmeyen, gıybetin yığınlığından uzak, kapılarında şifrelenmiş kilitleri olmayan, Çat kapı girilip, vefanın ise ömür boyu taşındığı, bu dünyadan ebedi göçte en büyük erdemin bol şükürle, bol dualı, bol sabırlı insanlık kisvesiyle göçeceğini bilen, doğruluğun, ahlakın, iyiliğin hırkasını giymiş güzel insanlar ve güzel insanlık vardı ve en güzeli mutluydular.
Huzur veren pirin söylemiş olduğu gibi; “Herkes uğraşır durur, doğru insanı bulayım diye… Ama kimse bakmaz aynaya doğru insan mıyım diye..”
Belki de o doğru insan, o doğru insanlık bizdendir, bizden biridir.
İnsanız ya en nihayetinde..
Çokça maddiyatla taçlandırdığımız ömür bölümlerinde çokça insanlığı, çokça duygularımızı ve insanlığımızı yaraladık, vefayı, sevgiyi, merhameti, iyiyi, doğruluğu sanki unuttuk hep doğruluğu karşıdan bekledik, maneviyatın yüceliğini maddiyatın gücüne esir ettik, her gün var olurken yok da olmayı, koca koca evlerde kocaman yalnızlaştık…
Oysa üç güzel dost vardı; Biri evde kalan, biri yolda kalan, biride bizimle hep birlikte gelen kocaman iyilik, kocaman insanlık…
Ne mutlu ki yüreğinde eski zaman aşıklığını, aşinalığını her dönem canlı tutabilene, sözünde değil özünde insan olmayı başarılı kılabilene, en okunulası kitabın insan, en güzel masalların kahramanının iyilerden, iyilikle insanlığın bir bütün olduğunu duyumsayabilene, her gün bıkmadan usanmadan gücenmeden insan kalanlara gönül dolusu sevgilerle.
Okuduğum da eski günlerime aldı götürdü resmen biraz daha uzun olsaydı keşke keyifle okudum eline emeğine sağlık 🙏
Herkes uğraşır durur, doğru insanı bulayım diye… Ama kimse bakmaz aynaya doğru insan mıyım diye..”ne kadar doğru bir söz ve ne kadar güzel bir yazı olmuş kalemine sağlık canım okumaktan keyif aldığım yazılarını merakla bekliyorum
Harika bir yazı günümüzde geldiğimiz noktayı çok akıcı bir şekilde anlamışsınız tebrikler👏👏
Başarılar dilerimgüzel bir yazı.
Çok güzel olmuş 💕💕
ne varsa eskilerde var, kızardım bu sözü söyleyene yeniliklere kendini kapatıyor diye…lakin hak veriyorum artık nedendir bilinmez kolay kalp kıran,hazımsız, kibirli ve asla paylaşmayı bilmeyen insanlar oluvermişiz oysa ki öyle mi bizim hamurumuz….. Yüreğinin sesini kalemine,kalmeini de bizimle paylaştığın için teşekkür ediyorum güzel arkadaşım..
Yine konuşturmuşsun kalemini Ezgi ablacım 🤗 her yazın gibi çok anlamlı 💫 tebrik ediyorum seni 🥰❤️
Anlamlı güzel bir yazı keyifle okudum.
🥰
İnsanlar yüreğindeki güzel hisleri kaleme dökermiş sende öyle yapmışsın