İnsanlık Tarihi ve İnanışlar

63 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

İnsan yaratıldığından beri tarih boyunca farklı inanışlar, semavi dinler ve batıl inanışlar var olmuştur. Bazı semavi dinlerde gönderilen kutsal kitaplar tahrip edilmiş, son din olan İslamiyet ile birlikte nübüvvet dönemi sona ermiştir. İnsan, yaratılışı gereği Yaradan’ını aramış, dinler, peygamberler ve kutsal kitaplara erişemediği durumlarda ya da erişip inanmadığında farklı inanışlara yönelmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de bildirilen 124 bin peygamberin, bildiklerimizin dışında farklı medeniyetler ve kavimlere gönderildiği ifade edilmektedir. Semavi dinler, tek Tanrı inancına dayanır. Peygamber, Allah’ın elçisi; gönderilen kitap ise kutsaldır. Hz. Musa (a.s.)’ya gönderilen Tevrat, Hz. İsa (a.s.)’ya gönderilen İncil ve Hz. Davut (a.s.)’a gönderilen Zebur hak dinlerin kutsal kitaplarıdır.

Semavi dinlerin dışında da çeşitli inanışlar tarih boyunca var olmuş ve bazıları günümüzde devam etmektedir. Örneğin, Hindistan’da inek kutsal kabul edilirken, bazı kesimlerde fareler tapınaklarda kutsal sayılmakta, ölen insanların ruhlarının bu hayvanlarda yaşadığına inanılmaktadır. Çin ve Tayland gibi Uzak Doğu ülkelerinde ise Buda inancı yaygındır. Bu ülkelerdeki tapınaklarda altından Buda heykelleri bulunmakta, evlerde ise resimlerden yapılmış küçük tanrılar kullanılmaktadır. Çin tarihini anlatan kaynaklarda bu detaylar öğrenilmektedir.

Orta Asya’da da farklı inanışlar var olmuştur. Türkler, İslamiyet öncesinde Tengri inancını benimsemişlerdir. Bu inançta hava, su ve ateş kutsal kabul edilir; gökyüzüne adaklar sunulurdu. Günümüzde bazı yerlerde bu inanca az da olsa rastlanmaktadır. Ayrıca, Orta Doğu’da eski inanışlardan biri olan Zerdüştlük de görülmektedir.

İslamiyet’ten önce Kâbe’nin putlarla dolu olduğunu düşünürsek, insanın yaratılış gereği hep yaradanını aradığına şahit olabiliriz. Bunun yanında ateizm ve deizm gibi felsefi yaklaşımlar da vardır. Ateizmde yaradan yoktur, her şeyin kendiliğinden var olduğu ve ölümle her şeyin sona ereceği düşünülür. Deizmde ise Allah (c.c.) inancı bulunmakla birlikte peygamberlerin varlığı kabul edilmez.

İslamiyet’e gelecek olursak, son peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.), son kitap ise Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim’de kıyamete kadar başka peygamberin gelmeyeceği açıkça bildirilmiştir.

Velhasıl, insanlık tarihi boyunca farklı inanışlar ortaya çıkmış ve insanlar kendi inançlarını yaşamıştır. Tarihe bakıldığında, aynı dönemde ve hatta aynı evde bir Hz. Asiye de bir Firavun da çıkabilmiştir. Hz. Nuh (a.s.), inananları almış; ancak eşini gemide bırakmıştır. Hz. Lut (a.s.) da inananlarla birlikte şehri terk etmiş; ardından şehir ateşle kaplanmıştır.

Kızıldeniz’in ikiye ayrılmasına ve bu mucizeye tanıklık eden insanların, kurtuluştan sonra altından buzağı yapıp ona tapmaları da dikkat çekici bir olaydır. Ebrehe’nin ordusuna pişmiş taşları atan ebabil kuşları ise unutulmamalıdır.

Ve Gazze… İnsanlığın öldüğü yer. Ne uğruna? Sözde din adına! Ancak her insan ve lider, yaptıklarıyla sorumludur ve hesabını yaradanın huzurunda verecektir.

Sağlıkla ve huzurla kalın.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Aile Danışmanı
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version