Gelecekte ne olacağını bilmenin pek mümkün olmayan bir durum olduğunu hepimiz kabul ederiz. Zira insan, hayat dediği zaman diliminde önüne neyin çıkacağını bilemeden olabildiği kadar mutlu ve konforlu bir yaşam sürmek için mücadele eder.
Bu zaman dilimi ilerledikçe tecrübe dediğimiz bir duygu gelişir ve insanlar gerek yaşadığı olaylardan gerekse de gördüğü şeylerden, benzer durumlarda neler olabileceğini öngörüp buna göre tutum sergiler. Yani geleceğe dair bir çeşit tahminde bulunup hayatını daha iyi yaşamaya yönelik kararlar alır.
Tecrübe, kendini bilen, düşünebilen, hayatı sorgulayan insanların en büyük silahıdır. Çünkü bu silah sayesinde diğer insanlara göre daha büyük öngörüler oluşturabilirler. Bu kabiliyetleri sayesinde hayatlarında karşılarına çıkabilecek zorlukları önceden kestirebilir ve bu zorlukların üstesinden daha kolay gelebilirler.
Bu tür öngörüleri olanlar toplumda daha büyük saygı görür ve bu özelliklerinden dolayı diğer insanların danıştığı, nasihat aldığı ve fikir aldığı kişiler olurlar.
Bu özelliklere sahip insanların kullandığı bir başka yöntem de hayatları boyunca edindikleri yaşantılar ve tecrübeler neticesinde gördükleri bazı işaretleri yorumlayıp geleceğe dair bazı ipuçları oluşturmalarıdır.
Biraz garip gelse de buna “yoldaki işaretler” diyebiliriz.
Evet, kulağa biraz egzotik ve doğaüstü bir durum gibi gelebilir ama ben eminim ki doğa, hayat, yaşam, evren ne derseniz deyin bizim yakın veya uzak geleceğimiz için bizlere küçük tüyolar vererek ne yaşayacağımızla ilgili az da olsa bize bazı ipuçları veriyor.
Şimdi bilimsel olmayan bu durumla ilgili size kesin bir dille her zaman için bu olur şu olur demem çok yanlış olur ama şuan bile geriye dönüp yaşadıklarımızı bir analiz ettiğimizde yaşadığımız bir olaydan önce gördüğümüz bir durumun yaşadığımız olayla ilgili olumlu veya olumsuz bir bildirimde bulunduğunu fark edebiliriz.
Peki, bunun adı ne dediğimizde sizin gibi benim de bir fikrim yok ama yaşadığımız bu hayatta ismini koyamadığımız o kadar çok şey ve anlamlandıramadığımız o kadar çok olay var ki bunun da onlardan biri olması çok da garip olmayacaktır. En azından benim için.
Çocukluğumda okuduğum bir kitabın da etkisinden olacak ki ben bu bilimsel olmayan ancak hiçbir şekilde de reddedemediğim duygunun yörüngesinden hiçbir zaman çıkmadım.
Çıkamadım diyorum çünkü yaşadıklarım beni sürekli bu durumu sorgulamama neden olan olaylarla sonlanıyordu.
Yaşadıklarım konusunda her defasında bu ipuçları doğru çıkmıyordu tabi ki ancak öyle şeylere tanıklık ediyordum ki, “bu düşündüklerim asla doğru bir kanı değil ve benim kendimi bu duygudan kurtarmam lazım” dememi bir şekilde engelliyor ve benim, “acaba bu ipuçları gerçek olabilir mi?” gibi mistik bir anlayışa itiyordu.
Dediğim gibi, hem yakın zamanda olabilecekler hem de uzak zamanda gerçekleşebilecek durumlarla ilgili yaşadığım o kısa anlar bana küçük bir fikir veriyor ve ben bir süre sonra bu ipuçlarının bana sağladığı sonuçları yaşamaya başlıyordum.
Yazının tamamını “NÜANS” adlı kitabımda bulabilirsiniz…