Sevgili arkadaşlar, ben bir süredir yaşam koçluğu üzerine eğitimler alıyorum. Esasında aldığım eğitimi ve bu süreçte tamamlamam gereken örnek seansları, nihayetinde bitirme sınavını verdim. Eğitimimi tamamladım. Yine de ilk cümlemi şimdiki zamanda kullandım; çünkü eğitimlerim, koçluğa dair bilmem gereken ne varsa şimdiki zamanda benimle devam ediyorlar. Günlük hayatta gözlemlerle, eylemlerle aldığım eğitimin hakkını vermeye çalışıyorum. İnsanoğlu her gün yeni bir şeyler öğreniyor malum. Bense hayatı bir yolculuğa benzeten yüzlerce insandan yalnızca biriyim. Zihnimde bir yol var ve ben o yolculuğu sürdüren bu yolculukta da olabildiğince öğrenmeye merak salmış kendi yolunda bir yolcuyum.
Yaşamdan her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz; dersler çıkarıyor, farkına varıyor ve yol alıyoruz. Öğrendiklerimizin hepsini uygulamada mutlaka kullanıyoruz dersek yalan olur bence. Yoksa bilgeliğin yamacına varıverirdik. Oysa kolay değil öyle bilge olmak, alim olmak…Yalnız değişmek, gelişmek ve belki de bir nokta da dönüşmek bizim elimizde. İnsana bazen bir şey oluyor-şayet ben de otuzlarımda oldu inceden- kimi bir acıyla yüzleşiyor bir sevdiğinin ölümü kanatıyor yüreğini kimi bir doğumun elçisi oluyor anne diyorlar ona kimi bir darbe yiyor sevdiklerinden ve derken oluyor bir şeyler…Bazen de bir kitap çıkıveriyor önüne, bir yayın dinliyor arkası da çorap söküğü gibi geliveriyor. Değişim bir başlıyor sonra kaçamıyorsun elinden, duramıyorsun yerinde bir noktadan sonra hayat başka şekilleniyor gözünde. Diyorlar ya farkındalığım arttı, farkındalığı yüksek bir insan, farkındalık kazanmak diye cümleler de, öyle bir şey sanki popüler kültürde de. İşte bu nokta da değişmek güzel bir şey. Böylesi değişmek seni eviriyor yapını değiştiriyor; fakat bozmuyor, iyileştiriyor bir üst versiyonuna taşıyor.
Gelişmeye başlıyorsun. Zihninle beraber ruhunda başkalaşıyor. Öğrenme arzusu kamçılanıyor, meraklı biri olup çıkıyorsun meraklıysan zaten merakın daha bir koşturuyor duramıyorsun. Durmak seni rahatsız ediyor sanki iğineler batırıyorlar dört bir yanından durduğunda. Dahası mağaradan çıktın ya artık görevim bitti diyemiyorsun, mağaraya geri dönüp anlatmak istiyorsun; gördüğün, duyduğun, bildiğin ne varsa…
Gelişim kısmı zaten bu yolculuğun kendisi oluveriyor. Yolda kalmak istediğin sürece yolunu nasıl ışıklandırırsın yol kenarlarında nasıl çiçekler açtırırsın o iş sende. Yol senin ya hani ister ışıklandır, çiçeklendir istersen de boş ver kalsın öyle karanlıkta, renksiz ruhsuz. Yalnız ne kadar aydınlatırsan o yolu ne kadar çiçekle doldurursan işte o zaman başkalarına da umut oluyorsun; ışık tutuveriyorsun kimi zamanda karanlık yollarına, çiçeklerinden bir buket yapıp mis kokusunu hediye ediyorsun birilerine.
Bende kendi yolumu aydınlatmak isteyen biriyim işte. Tohumlar serptim az biraz karanlıkta kalıp güneşi görecekleri günleri iple çektiler. Baktım yavaştan yeşermiş gibiler, çiçek olsunlar mis gibi kokularını yaysınlar lavantalar, yaseminler, leylaklar istiyorum. Size çiçekler vadetmiyorum, o kadar açtırabildim mi bilmiyorum yalnız tohumları var bende. Dilerseniz yollarınıza serperiz sizinkilerle beraberce.
Şimdi öyle bir yerdeyiz ki işte bu nokta da neden koçluğa merak sardım ve neden bir yaşam koçu oldum sorusunun cevabı giriyor devreye. Önce kendi bahçemi renklendirmekti niyetim allarla morlarla. Kendi bahçesini süslemeyen nasıl başkasına renk katsın? Sonra dedim ki alların morların tohumu bende var, başkasında kim bilir ne sarılar ne yavruağzılar vardır. Avucundakini göremeyene ışık tutarım belki. Hepimizin içinde kocaman bir ışık ve avucumuzda tohumlar var. Kendi ışığını henüz ortaya çıkaramamışlara elimden geldiğince el uzatmak niyetindeyim şimdilerde.
Koçluk bu nokta da yer buluyor kendine. Yaşamın her alanında daha fazla denge, yaşam sevinci, samimiyet, enerji, maddi bolluk, konsantrasyon ve hareket bulmanıza yardımcı oluyor. Koçluk, koç ve danışan arasında etik kurallara ve gizliliğe dayalı, gönüllü olmanın esas olduğu bir ilişkide danışanın olabileceği en iyi duruma gelmesini sağlayan metotlara dayalı bir süreci destekliyor. Bu süreç sadece sorun olduğunda ya da köşeye sıkışmışlık hissi olduğunda kullanılan bir süreç olmayıp daha iyiyi isteme esasına dayanıyor.
Whitmore’ da bu konuda “Koçluk, kişilerin zaten sahip oldukları performansı ortaya çıkaran bir anahtardır.” diyor.
Demem o ki lütfen avucunuzdaki tohumları görmek için içinizdeki ışığı keşfedin. İnanın bu ışık hepimizde var.
Avucundaki tohumları toprakla buluşturup , ışığıyla rengarenk doğumlara gebe olanlara uzatacagınız elin önemini bilenlerle buluşmanız dileğiyle …
Gönlünüze sağlık 👏