İYİ İNSANLAR ASLA UNUTULMAZ, KENDİLERİ GİDER, İZLERİ KALIR KALBİMİZDE.
Yüzyıl geçse de değişmeyecek tek gerçek ölümdür; çünkü dünya var olduğundan bugüne, doğuyor ve ölüyor insanoğlu. Ölüyorlar ve biz onları unutuyoruz, çoğumuz için hayat kaldığı yerden devam ediyor, çünkü yaşamak için çalışmak, çalışmak için güçlü olmak ve güçlü olmak için yaşama tutunmak zorundayız. Sadece kimler kalıyor akılda, bu dünyada iz bırakanlar. Bir sanat eseriyle, bir kitapla, bir şiirle, bir düşüncesiyle, verdiği ilimle, öğretileriyle, bazen de yaşadığı bir trajediyle. Bir de dünyanın ya da bir ülkenin değil, ama birinin kalbinde iz bırakarak unutulmayanlar var. Yaptığı bir iyilikle, bir yardımla, yaşattığı güzel bir anıyla, hayatımıza kattıklarıyla unutulmayanlar onlar. Ülkesi için gözünü kırpmadan canını veren kahraman askerlerimiz, polislerimiz ve bedenini siper eden sivil şehitlerimiz var. “Bu vatan sizi asla unutmayacak.” Bir yetime, öksüze, çaresize, yardıma ihtiyacı olana koşanlar var. Hayatımıza varlıklarıyla anlam katan, mutluluk veren ve güzel anılar biriktirdiğimiz sevdiklerimiz var bir de. Yoklukları bizi derinden yaralasa da onları her zaman kalbimizde sevgiyle hatırlarız hani.
Peki, sizce kaç kişi çabalıyor bunun için, iz bırakmak için. Unutulmamak için değil, iyi şeyler yapmak için? Yaptığı iyiliklerle hatırlanmayı kaç kişi istiyor sizce bu dünyada?
Kaç kişi değer veriyor yaptığı güzel işlerle hatırlanmaya?
Açıkçası çoğumuz bir dünya sevdasına tutulmuş, yarını unutmuş, bugünü yaşıyor gibiyiz. Gelip geçici bir dünyaya fazla bağlandık, fazla anlam yükledik. Gerçek dünyaya açılan kapıları unuttuk, bir filmi seyre dalmış gibi izliyoruz etrafımızda yaşananları. Bize dokunan, bizim, ele dokunan elin canını yakıyor sadece. Düşünüyorum da insanlık ne ara bu hale geldi ne ara unuttuk biz kardeşliği. Yavaş yavaş kaybetmiş olmalıyız; bu boş vermişlik önceden bizde yoktu sanki. Ya da eskiden bu kadar vurdumduymaz değildik, etrafımızda olup bitenlere böyle sessiz kalmıyorduk. Şimdi bakıyorum ve üzülüyorum. Bir yerlerde masumların canı yanarken, ihtiyaç sahibi insanlar varken, biz kendi hayatımıza renk katmak için uğraşıyoruz. Tabi ki bir insanın elinden ne gelir diyoruz her birimiz, çünkü bir kişiyi aşan durumlar bunlar fakat etrafımızda yardıma ihtiyacı olan birine el uzatabilir ve yarasını sarabiliriz. Biz kesinlikle birlik ve beraberliği unuttuk, dünyaya gücümüz yetmez tamam ama kendi çevremizdeki insanları da görmüyoruz. Hiç tanımadığımız insanlara ön yargıyla yaklaşmaya mecbur bırakıldık; içimizde dolaşan kötüler sayesinde güvensiz bir toplum olduk. Ne olursa olsun ya da kim olursa olsun, inanamıyoruz bir iyilikle karşılaştığımızda bile. İşte bugün biz korkak değil, cesaretini ve inancını kaybetmiş bir millet olduk. Buna rağmen iyi olmayı ve iyi kalmayı seçiyorum ben, kandırılmak umurumda değil inanın. Ben kendi kalbimi biliyorum, kötülük yapanda kendi kalbini sorgulasın. Sonuçta ben iyi olan, o ise kötü olan olarak ayrılıyoruz değil mi? Bırakın bu kötü insanlar yüzünden gerçeklere gözlerinizi kapatmayı, çevrenizdeki hasta, yoksul, yardıma ihtiyacı olana el uzatmaktan geri durmayın. Çünkü onların umudu, hala iyi insanların varlığıyla canlı kalıyor. İyi ki hala iyi insanlar var. Bir cümle var çok severim, herkes kalbinin ekmeğini yer.
Eskilerden babaannemden duyduğum bir söz vardır: “Bir kasa elmanın içinde bir çürük elma varsa, diğerlerinin sağlam kalması bir mucizedir” derdi. Neden demiştim çocuk aklımla, sağlam olanları ayıklarsak onlara bir şey olmaz. Bir kasa elmayı millet olarak düşün, kızım; aralarındaki çürük ya dışındadır ya da içinde. Elmanın dışındaki çürüğü görürsün ama içindeki çürüğü yemeye başlamadan göremezsin.
Şimdi anlıyorum ne demek istediğini; bazı insanları görür görmez, bazılarını ise içine girmeyince içindeki kötülüğü anlayamıyoruz. Sanırım artık birini tanımak ve tanıdığın gibi olduğunu düşünmek çok zor. Biz bugün bir ihtiyaç sahibine yardım ederken bile araştırmadan, soruşturmadan yardımına koşamıyoruz. Bunun nedeni, insanların zaaflarını kullanarak gerçek ihtiyaç sahiplerini geri planda bırakan kötü kalpli insanlar maalesef. İşte insanlığın geldiği noktalardan biri de bu; yüzyıllardır her toplumda bu tür insanlar mevcuttu ama biz, onlar ceza aldıkça tükenecekler zannederek hep inanmayı tercih ettik. Biz insanız ve birine inanmak, güvenmek, yaslanmak, aynı yolda omuz omuza yürümek bizler için çok kıymetli ve bir ihtiyaç.
Şöyle bakıyorum kendi penceremden, babaya, kardeşe, dosta kısacası en yakın olan aileye güveni kalmamış insanların. Bunun sebebi sanırım kötülüğün en çokta yakınlardan gelmesi olmalı. Geçmişten bugüne var olan problemlerin farkındayım, yeni bir gündem değil bu güven ve kopukluk meselesi, fakat yine de anlamaya çalışıyorum, neydi insanların en kıymetli bağı olan aile, akrabalık ve dostluk kavramlarını yitirmelerine sebep olan şey. Kan bağı olsun ya da olmasın, sevdiği birinden vazgeçmek neden bu kadar kolay insanlar için.
Dünya üzerinde aile olabilmek, dost olup kalabilmek bu kadar zorken nasıl bir anda tüketiliyor bu değerler merak ediyorum. Bakıyorum da aile ilişkileri bile önemsiz artık birçok insan için, kimse kimseyle empati yapmıyor, nasılsın diye sormuyor. Birbirine tahammülü kalmamış insanların, kimse kimseyle konuşmadan koparıyor ipleri. Bu kadar kolay mı?
Kim ne derse desin ne düşünürse düşünsün; ben bu dünyada iyi olarak kalmaya devam edeceğim. Benim için her insan kıymetli ve birinden kolay kolay vazgeçen biri değilim. Bana zarar veriyorsa uzaklaşıyorum, mesafe koyuyorum sadece. İnsan ayna misali demişler; aynaya baktığında kendini görüyorsun, insana baktığında kendin gibi sanıyorsun. En çok da bu sebepten zarar görüyoruz zaten, kendimiz kendi kalbimiz gibi temiz sandığımızdan geliyor kötülük. Bazen düşünüyorum da şu kötü virüslerin yerine, sevgi ve iyilik virüsü yayılsa nasıl olurdu? Hayal etsenize dünya iyilikten ve sevgi yoğunluğundan hasta olmuş. Sokaklar neşeyle dolmuş, etraf rengarenk, herkes zarif ve kibar, sizce de harika olmaz mıydı? Ben çok merak ediyorum, umarım biz insanlar olarak dünyayı daha güzel ve yaşanılır bir yer yapmayı en kısa zamanda öğreniriz. Çünkü gidişat pek iyi değil, kötülük akın akın yayılmış durumda. Merhametli büyüttüğümüz, emek emek yetiştirdiğimiz çocuklarımız güvende değil. Biliyorum, dünya kötü değil, onu kötü yapan içinde yaşayan kötüler. Biz onlardan olmamayı seçelim.
Sevgi ve huzur dolu bir yaşam için, birbirimizi sevelim ve saygı gösterelim. “İyi insanlar unutulmaz, kendileri gider izleri kalır.”
Ben, iyilikle hatırlanmak isterim.
Sevgiyle kalın…
Dünyaya güzel bir iz bırakabilmek nasıl muhteşem bir olgudur. Umarım bizde o muhteşemlikle göç ederiz bebeğim. Yüreğine kalemine sağlık ✨
Zaten bütün çabamız bu değil mi kuzum? Bunca kötülüğün içinde iyi kalmak için mücadele etmek bence iz bıraktığımızın en anlamlı göstergesi. Güzel dusuncelerin için gönülden teşekkür ediyorum.
Sanki benim içimden geçenleri yazmışsın. Bugünlerde o kadar doluyum ki etrafımız kötülerle dolu ve her şekilde iyi olmayı seçiyorum. Yapmaz dediğim herkes herşeyi yaptı. 😓
Ağzına yüreğine sağlık çok faydalı bir yazı olmuş insana kendini sorgulatıyor en azından Kendi çevremize yardımcı olmayı Allah bize nasip etsin o bilinci versin Amin ecmain