Kalbin Yolu Dilden, Dilin Yolu Kalpten Geçer

Samet Urtekin 532 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

“Hey insanoğlu! Bir olun, tek olun, ikircim olmayın, çünkü bu sıfat çok kırıcı ve aldatıcıdır.”

Sevgili okurlarım,

Yukarı da bahsettiğimiz söz, ne kadar da doğru değil mi? İçin bir, dışın bir olması güvenilirliğin en önemli kurallarındandır.

Kur’an-ı Kerim’de de bunla ilgili çok ayetler vardır.

Hadi gelin, O! Ayetlerden birini açıklayalım,

Allah buyuruyor ki;

“Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.”

(Bakara Suresi 74. Ayet)

Sevgili okurlarım,

Bu ayet-i kerime, kalplerin taştan da kötü bir şekle geldiğini anlatıyor. İşte bu kalp öyle hâle gelmiş ki dile yalan söyletir, dili perişan eder, sonra ikircim olur çıkar.

Peki ikircim nedir?

İkircim: kalbi ile dili farklı olan insandır, yani kalp ile dil arasında kopukluk olması durumunda doğruluk bağlantısının kesilmesi.

Ve  ‘İkircim’ kelimesi  Türkçe bir kelimedir,  heceleme şekliyse ‘iki – irci-m’ dir, yani ‘iki’ kökü ile ‘-irci -m’ ekleri birleşerek bir mana oluşturmuştur.

Size, şu hikâye ile tam açıklığa kavuşturalım bu ‘ikircim’ kelimesini…

Ahmet ile İsmail çok sıkı dostturlar. Yemeleri, içmeleri ayrı gitmez, beraber gezerler, tozarlar. Sırlarını saklarlar kimseye demezlerdi,

İşte böyle bir dostluk vardı aralarında.

Bir gün Ahmed’e bir haller olmuştu, değişmişti, farklı davranıyordu İsmail’e, soğumuş gibiydi sanki.

Günler geçti, aylar geçti İsmail dayanamadı,

Sordu Ahmed’e,

“N’oldu kardeşim? Niye bana böyle davranıyorsun?”

Ahmed:

(Sadece içinden düşünüyor İsmail’e bakarak, Ve içinden dedi ki İsmail’e.) “Seni ben hiç sevmedim ki, sana itimat bile etmedim, çıkarım için yanındaydım.”

İsmail, Ahmet’in cevap vermeyeceğini anlamıştı ve susmuştu. Ama hâlâ neden böyle davrandığını çözememişti ve çözemedikçe de hüzünleniyordu.

Bundan dolayı İsmail, bu olayı Allah’a havale etti ve yine zaman geçti, saatler – günleri, günler – ayları, aylar – yolları kovaladı, nihayetinde Ahmet kendini ele verdi, gerçekleri İsmail’e anlattı.

Ahmet:

“İsmail sana bir şey diyeceğim.”

İsmail:

“Buyur, de can kardeşim.”

Ahmet:

“Aslında bu diyeceklerim, çok acı bir şey ve gerçekler.”

İsmail:

“Kardeşim, ‘buyur de’ dedim ya!”

Ahmet:

“İsmail, ben seni aslında kardeş gibi görmedim, sana samimiyetle yaklaşmadım, sadece seni çıkarlarım için kullandım.”

İsmail:

“Hmm, anladım kardeşim.” (İçinden yıkılmıştı İsmail, ama hissettirmemek için uzaklaştı ve bir daha Ahmed’e uğramadı artık.)

Sevgili okurlarım,

Bu hikaye de Ahmet’in İsmail’e yıllarca kalbindeki kötülüğü dememiş, onu gerçek mana da sevmediğini söylememiş fakat dili tatlı gibiymiş, İsmail’i yıllarca uyutmuş, onu çıkarları için kullanmıştır.

İşte kalbi ile dili  bir olamayan çok tehlikeli bir varlıktır, kalp canavarıdır, kalp kırma da ustadırlar.

Rabbim, bizi ikircim olan insanlardan korusun, bize zarar vermek isteyen bu tip insanlarla yolumuzu denk düşürmesin, böyle olmaktan da korusun. Amin

Sevgili okurlarım samimiyet ve sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim, bir dahaki yazımda görüşmek üzere.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version