Kaligrafi

Bundan yedi sekiz yıl öncesinde “Kaligrafi nedir?” diye bana sorsaydınız, grafi hecesinden yola çıkarak “Grafik tasarım” derdim. Bu da uzaktan yakından alakası olmayan bir tanım olurdu elbette.

Kaligrafi, güzel yazı yazma sanatıdır.

En yalın hâliyle; Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatına “Hat” , Latin harfler kullanılarak oluşan güzel yazıya “Kaligrafi” denir. “Calligraphy” kelimesiyle de İngilizce’de yer almaktadır.

Kaligrafi; kendi içinde pek çok dallara ayrılmıştır. Düz harfler, italik, fraktur capperplate ve brush bunlardan bazılarıdır.

Kaligrafi eğitimi almak isteyenlere temel olarak düz harfler tek tek öğretilerek başlanır. Kişinin, bir derste ortalama iki üç harf öğrenmesi yeterlidir. Çünkü, bütünün güzelliği harflerin doğru ve kuralına uygun yazılmasına bağlıdır. Bu yüzden öğrenirken acele etmek yerine doğru öğrenmeye odaklanılmalıdır. Yaklaşık üç dört ayda kişinin gayreti de gözününde bulundurulursa düz harfler bitirilmiş olur.

Yeni harfler öğrenilirken geriye doğru hep bir tekrar vardır.

Kaligrafi öğrenmek için eğitim almaya başladığınız anda anlarsınız ki artık uzun bir yolculuğa başlamışsınızdır. Devamlı öğrenir, yeni şeyler keşfeder ve üretirsiniz. Zaten kurs sürecinde bu eğitim ne zaman bitecek diye bir düşünceyi aklınıza bile getirmezsiniz. Artık kaligrafi hayatınızın tam ortasına yerleşir, kopamazsınız.

Kaligrafi sanatı içinde; matematik, geometri, çeşit çeşit cetveller, söz koleksiyonu, renklerin uyumu, kağıt yapısı, dik oturuş, kompozisyon, mürekkep kullanımı, düzen, itina ve sabır barındırır. Bunlardan birinin eksikliği yapıyı bozar.

Çoğunlukla festivallerde görmeye aşina olduğumuz kaligraflar sakin kişilikleriyle ortaya çıkarlar. Çünkü kaligraf olmanın en temel şartı sabırdır.

Bir tablonun sonuna geldiğinizde bir harfi yanlış yazabilir yada küçük bir el değmesiyle mürekkebi dökebilirsiniz.

Hatta, tüm yazıyı bitirmişken, yanlış bir hareketle, saatlerinizi saniyeler içinde heba edebilirsiniz.

Dingin ve düzenli yaşam tarzlarıyla kaligraflar yaptıkları sanatı kişiliklerine yansıtırlar. Onların kalem ve kağıtlarla kurdukları kendi dünyaları vardır. Kaligrafi kursundan içeri giren çoğu kişi, bu dünyanın mistik havasını anında fark eder. Kaligraflar, yumuşak ve şefkatli tavırları, dingin ve huzur veren auralarıyla hemen hemen herkes tarafından sevilirler.

Dünyada Türk kaligrafisi ilgilileri tarafından takip edilip övgü ile bahsedilmesine rağmen ülkemizde hala yeterince tanınmamaktadır. Şimdilerde kaligraflar, belli aşamalardan ve kuruldan geçerek; Somut olmayan Kültürel miras taşıyıcıları “Kaligraf Sanatçısı” unvanına sahip olabilmektedirler.

Ülkemizde pek çok kaligraf yetişmiştir. İlklerden olan ve şu an 95 yaşındaki Ethem Çalışkan bunlardan biridir. Hattat, ressam ve gazeteci olan Ethem Çalışkan, Türkiye’deki ders kitaplarında yer alan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve İstiklal Marşı’nın yazımını yapan kişidir.

Günümüzde pek çok kaligraf çalışmalarını sosyal medya üzerinden paylaşmaktadır. Bazılarının çalışmaları taktir edilmesi gerekirken bazı çalışmalar ise gözü yormaktan öteye gidememektedir.

Tüm sanatsal faaliyetlerin temelinde yeteneğin yanında çalışmak da çok önemlidir. Azim ve istikrarla çalışmak…

İyi bir kaligraf olmanın bir diğer şartı ise iyi bir hocadan eğitim almaktan geçer. Kendimi bu konuda şanslı sayıyorum. Ufuk bey bana kaligrafiyi sevdiren ilk hocam olmuştu.

Şimdi ders aldığım Saim hocam, kaligrafi sanatının tüm inceliklerini öğreten, hatalarımı hemen görebilen ve düzelten, her hafta yepyeni bilgilerle ufkumu açan hocam oldu.

Sevgili okurum, sanırım birazcık olsun kaligrafi hakkında bir bilgiye sahip olmuşsunuzdur. Size bu güzel sanatı azıcıkta olsa tanıtabildiysem, ne mutlu bana …

Artık bir tabloya bakarken; onu yapan kaligrafın ellerinin sesini, nefes alışverişindeki heyecanını ve kalbinde anlatmak istediklerinin harflere bürünmüş atışını duyabilirsiniz…

Tabloların da sesi, gözü ve yüreği vardır.

Daha yolun çok başında olan:

@gulay_kaligrafi777

Saygılarımla…