“Kumaşın kalitesi dokusundan, insanın kalitesi huyundan anlaşır.” Evet bu ayki konumuz kalite!
Kalite nedir?
Yüksek meblağlı eşya, araç, ihtiyaç mıdır?
Yüksek mertebeli ve mevkili insan, yada amir, koltuk müptelası nefes alan varlıklar mıdır? Birinci şıkka evet de diyebilirim, hayır da…
Çünkü; “Zor elde edilenlere paha biçilemez.”
Göz nuruna, ince işçiliğe, her zaman mümkün olmayana! İşte tam da burada kalite devreye girer…
Kumaşta, mobilyada, halıda aksesuarda gibi gibi seçenekleri çoğaltabiliriz.
İnsanın bütçesinin yettiği, gözünün gördüğü ve beğendiği şeyler de kalitedendir. Bakış açısı ve de toplumsal öngörülerle onaylayabiliriz. Bu sadece konuya dikkat çekmek adına bulunulmuş bir atıf.
Gelelim ikinci şıkka, asıl değinmek istediğim, “İNSANININ KALİTELİSİNE”.
Nasrettin Hocanın ‘Ye Kürküm Ye’ hikayesini eminim hepimiz biliyoruzdur. Ben yine de kısaca anlatayım…
Nasrettin Hoca bir gün bir davete gider. Davet son derece renklidir. Sofralar donatılmış bir şekilde herkes Nasrettin Hocayı bekler. Nasrettin Hoca gelir, lakin üzeri başı gayet sade sıradan bir insan olarak…
Kimseler Nasrettin hocayı sofraya buyur etmez ve kalkar gider üzerine pahalı bir kürk geçirir, davete tekrar icabet eder.
‘Hoş geldin hocam! Sefa verdin hocam’ derken sofralar serilir. Bir tek sofrada kuş sütü eksiktir. Ve Nasrettin Hoca buyur edilir, fakat Nasrettin Hoca sofradaki yemekleri kürküne yedirir. Şaşırırlar!
“Hocam, siz ne yapıyorsunuz böyle? Allah iyiliğinizi versin” diyerek şaka olduğunu düşünürler ve…
Nasrettin Hoca o meşhur sözü söyler…
“Siz beni değil, kürkümü davet ettiniz, o yüzden bu yemekleri ben değil, o yiyecek” der… “Ye kürküm ye” diye meşhur cümlesini sarf eder…
Evet “insanoğlu mevki, makam, şan şöhret, paranın kölesi olmuştur.” İnsanlık niteliğindeki bu hikaye günümüz insanını çok güzel anlatmaktadır. Nasrettin Hoca kürküyle o günkü davette var oldu. Şimdiki bazı insanlar maalesef durum ve mevkiiyle… Cepler doldukça itibarları arttı. Ağam, beyim, paşamla şanları… İnsanoğlu tüm bunları kalıcı sandı.
Seni sen yapan, adaletli kişiliğin, merhametli kalbin ve de doğru sözündür! Söz altındır doğru yerde kullanıldığı vakit! İnsan da mücevherdir! Yüreğini insanlıkla işlediği vakit!
E peki o vakit kalite kumaş mıdır? İnsan üzerine biçilen kumaşı şahsına münhasır sayar. Kefen de kumaştır! Tüm insanlık için en adaletli olan…
Astarsız kumaş eskir, yıpranır arkadaşlar! İnsanın astarı özüdür!
“Özü güzel olanın yüzü de güzel olur, sözü de.”
Menfaatler, çıkarlar ve kazançlar uğruna kalitenizden ödün vermeyin! Astarınız er ya da geç ortaya çıkar.
Sonsuza kadar dünya hükmünde değiliz. Dünya sadece kılıf! Beden elbise! Makam araç! Mahşerde hepimiz çıplağız…
Kaliteli bir ömür dilerim herkese! Kürkünüz yüreğiniz olsun!!!
Sevgiler, saygılar.