Muhasebe, insanın yaratılış gayesi doğrultusunda kendisini hesaba çekmesidir.
Bir işe başlamadan önce, bir sözü söylemeden önce sonunu hesap ederek, önceden mani olmaktır.
Bazen de bir işi yaptıktan sonra kişinin kendisiyle hesaplaşmasıdır.
Muhasebe geçmişle ve gelecekle yapılır. Geçmişte yaptığınız hatayı düşünüp tekrar yapmamaktır. Ama çok uzak geçmiş muhasebesi değil de daha çok yakın geçmiş olmalıdır.
Maalesef artık kalbi muhasebe çok fazla yapılmıyor. Çünkü hepimiz kendimizi kusursuz görüyoruz.
Kusuru kendimizde aramaktır aslında muhasebe. Kime sorsanız geçmişin izleri ufakta olsa vardır. Ama nedense bizler geçmiş veya geçmemiş her şeyde kendimizi haklı çıkaracak bir sebep, buluruz. Bu da demek oluyor ki kendimizle muhasebe etmiyoruz.
Her insan hata yapabilir bilerek ya da bilmeyerek, sorun hatada değil ben hatalıyım diyebilecek erdeme sahip olmaktır.
Bazen bir sözüyle, bazen bir hareketiyle insanları yargılamak o kadar kolay gelebilir ki…
Bilemezsiniz insanların yüreklerinde neler gizli, acıyan yaraları var mı, içinde ne fırtınalar kopuyor inanın bilemezsiniz…
Ben düşünüyorum bazen en güzel, manevi duygularımızı sırf kendimizle muhasebe yapmadığımız için kaybediyoruz. “Sanki biraz benciliz.” Yüreklere dokunun, dinleyici olun, yargılayıcı değil.
Gün içinde bir işyeri veya bir arkadaş ortamında aksi bir olayla karşılaştığımız zaman gün sonunda oturup düşünmek lazım. Kendimizi bir muhasebeye sokalım, “Bakalım bu olayda kim haklı, ben konunun neresindeyim” diye soralım. Kesinlikle “Ben haklıyım” demekle bir yere varamazsınız.
Kötü düşünceler her zaman insanın yanlış kararlar almasına sebebiyet verecektir.
Olayın bir de farklı bir boyutu var tabi ki. Kişi her zaman kendini haklı bulursa, küçük ayrıntılarda takılı kalırsa kişisel bir savaş yaşar aslında kendisiyle. Zamanla daha öfke kontrolsüz ve tahammülsüz olur… Bunun yerine kendisiyle olan muhasebesini düzenli yapmalıdır. Düşünsenize, kimse yargılamıyor kendinizi, siz yargılıyorsunuz… Ne kadar ince bir çizgi.
“Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar”
Yaşadığınız hayat rengi siyah olabilir. Katı kurallarınız olabilir, ama bu bizim hayatımız, kimseyi buna ikna edemeyiz. Yani hayatımızın gidişatını birilerini suçlayarak hiçbir şey elde edemeyiz.
Önce biz kendimize sormalıyız, “Ben ne kadar doğru bir insanım, ne kadar faydalı ve sabırlıyım.” İnanın insanın insanı yargılamak gibi bir lüksü yok, öyle bir hak kimseye verilmedi.
Bir insan ne kadar kötü olursa olsun, ne kadar işe yaramaz olursa olsun dilinizden çıkanı önce kalbinizde muhasebe edin.
“Bugün ben bir insanın kalbini kırdım ve bunu biliyorum.” Peki soruyorum size, akşam başımı yastığa koyduğumda rahatça uyuyabilir miyim? Eğer uyuyorsam insanlığım ve karakterimden şüphe duymalıyım. Muhasebe yapmadan, kalbinizi yoklamadan başınızı yastığa koymayın lütfen.
“Ne kadar az şey bilirsen o kadar iyi uyursun.”
Birbirimize olan güvenimizi kaybettik, sevgimizi en aza indirdik, hızla da yok etmeye devam ediyoruz. Bunun tek sebebi var; her olayda kendimizi masum görmemiz. Bana soracak olursanız, hepimiz kâfî derecede suçluyuz. Neden mi? Eziyoruz, yıkıyoruz, umursamıyoruz.
“İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.”
İşyerinde patronumuz, evde çocuğumuz yada eşimiz, kardeşimiz, arkadaşımız… Hep birileri suçlu, biz hep masum. Bunun muhasebesini yapmadığımız sürece kendimizi mükemmel görmeye devam ederiz.
Her başarının temelinde, bir iyi niyet gizlidir.
İnsan kendi başardım zanneder, oysa ki başarıya giden yolda gönül kazanmıştır, sonuçlarını iyi muhasebe etmiştir.
Bir günah işlediğimizde Rabbim; “Huzuruma gel, tövbe et, kabul edeyim.” diyor. Yani kendini derdini, hatanı arz et, telafisi var diyor. Yaratıcımız bizi affediyor, hatalarımızı gizliyor. Peki bizler ne yapıyoruz, insanlara yargı kime göre, neye göre bilmeden.
Başkalarını suçlamak daha kolay geliyor, onun yerine önce kalbi bir muhasebe yapıyoruz bu günden itibaren.
İnsanların bize davranış şekli de bizim elimizde. Biz izin verdiğimiz sürece insanlar etrafımızda olabilir.
Yani kendimize soralım; “Ne kadar iyiyim, nereden geldim, nereye gidiyorum.” Elimize bir defter, kalem alıp bugüne kadar yaptığımız hataları, incittiğimiz insanları yazalım. Yaptığımız güzel şeylerin de karşı tarafına bakalım, hangi taraf ağır gelecek…
“Şifa olun dert değil”
Geceyi gündüzle, gündüzü geceyle süsleyen Rabbîmin vardır bir hikmeti.
Gece gündüzün muhasebesi içindir baş başa kalmak için kendinizle. Yarım saat bile olsa kendinizle konuşun, kalbinizi dinleyin. Manevi olarak, çok rahatlatıcı olacaktır.
Son zamanlarda sosyal medya çılgınlığı… Bazen denk geliyorum; genci, yaşlısı, çocuğu… Herkes kendi çapında bir şeyler yapıyor, inanın ben izlemeye utanıyorum, o koskoca insanların düştüğü durumu görünce. Şimdi soruyorum buradaki suçlu sosyal medya mı? Yani bu alkolik bir insanın satıcıyı suçlaması gibi bir şey olur herhalde. Ama kimse oturup kendini muhasebe etmez “Ben ne yapıyorum, yaptığım ne kadar doğru” diye sormaz.
Sınavdan düşük not alır; “Nasip değilmiş”, hız yaparken kaza yapar; “Olacağı varmış” deriz. Karşımızdaki insan bizi acımasızca kırar; “Kendi ayıbı” deriz, üç gün sonra biz de onu kırarız; “Haddini bilmeli” deriz. Hayır bunların hepsi bizde gizli, nerede ne hata yaptım muhasebesi. Sorduğumuz her sorunun cevabını biliyoruz aslında.
Kötü insanları hayatımızdan çıkarmıyoruz, bizi yargılayan, aşağı gören, en ufak bir şeyde, bize gönül koyan insanları etrafımızda tutup, bizlere aynı hatayı defalarca yapmasına izin veriyoruz. Çok geçmiyor biz de onlara benziyoruz, yarış halinde o bana yaparsa ben de yaparım düşüncesiyle. Bunun muhasebesi insanca ilişkimiz ne kadar…
Kendisiyle barışık olan insan, emin olun kendisiyle sık sık muhasebe yapıyordur. Benim şahsi fikrim muhasebe yapmayan, insan acımasız ve egolu olur. Bir insan sizi umursamıyorsa, sizi olduğunuzun dışında görüyorsa ben derim ki, bir sorun kendinize ona bu fırsatı kim vermiş? Kimse kimseyi farklı bir renge boyamaya kalkmasın…
Bir kere şöyle bir düşünün, insan her ne yaparsa yapsın, kendi lehine dönüyor. İyilik iyilikle, kötülük kötülükle… Şimdi dersiniz; “kötüler kazanıyor!” Tabi ki hayır. Fani de olabilir, Baki’ye talibiz biz Elhamdülillah.
Modern dünyanın modern insanları olalım derken bütün kutsal duyguları yok ediyoruz evet, çok modern olmaya başladık, yalnız ve kibirli… Rabbimizin bizden razı olacağını düşünerek yapmalıyız yaptığımız iyi veya kötü işleri.
“Övülmeniz ve yerin dibine batırılmanız sizin için fark etmiyorsa, bilin ki siz doğru insansınız.”
Yollar emin adımlarla, yürünürse geriye dönüp bakmanıza, gerek kalmaz çünkü vicdanen rahat olursunuz.
Çiçekleri koparmadan, çimlere basmadan, insanları incitmeden, hatta toprağa basmaya bile korkarak “Bir karınca incitir miyim, incittim mi acaba” diye soralım. Buna vicdan muhasebesi diyelim.
Hayatımıza yeri gelir kar yağar, yeri gelir ayaz tutar, rüzgar sert eser, ama bahar gelir sonunda. Duygular temiz olduğu sürece kalben muhasebe sağlam yapıldığı sürece, bütün yollar güzeldir.
Vicdanı ve merhameti kadar hayat yaşar insanoğlu.
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim, saygılarımla.
Sevgi yüklü yarınlar diliyorum, sevgilerimle.
Hoşça kalın.
Bazen yorar insanı muhasebe bazen hüzün bazen huzur ama en önemlisi geride bıraktığıdır sende bazen patlayan bir volkan bazen yaz yağmuru ama unutmayalım ki vereni bellidir olanları
Seçimlerimizin doğru olması duası ile
Sizi yazdığınız yazıdan ötürü tebrik ediyorum. Okurken keyif aldım. İnşallah daima başarılı bir yazarlık hayatınız olur.
Elinize ve emeğinize sağlık hocam çok güzel bir çalışma olmuş
Selam hocam benim sizle tanışmam nurhayat hocamın sayesinde oldu. Kendisinin sizin yazılarını ne kadar çok beğendiğini şimdi anlıyorum. Takibe devam edeceğim. Yeni yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum
Selam hocam bende sizi nurhayat hocamın sayesinde takip ediyorum.oldu. Dilara ile birlikte inş bundan sonra hep takip etmeye çalışacağım
Emeğinize yüreğinize gönlünüze sağlık
Abla bu hafta şerife nalcı ablam rahatsız olduğundan selamını ben iletiyorum. Merak etme yine yazını ilk o okumak için sabırsızlanıyor.
Selam hocam. Ben zeynep bende feyziye ve şerife ablalarım ve fatmanur hocamla birlikte ayni yerde çalışıyorum onlar sana sevgiyle yazarken bende destek olmak istedim. Okuma alışkanlığım yok ama denicem
‘Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.’ – José Saramago herkesin kendinden çıkıp kendini tanıması dileğiyle… yüreğinize sağlık