Kara Kedi

Dilek Erdem 502 Görüntüleme Yorum ekle
5 Dak. Okuma
İçindekiler

I

Gecenin bir yarısı, ıssız sokaklar, bir kadının çığlığıyla yankılandı.

Hastanedeki nöbeti biten Doktor Asu, evinin önünde durdurduğu taksiden iner inmez, ayaklarının dibine düşen şeyin, çatı katında oturan üst komşusu Nermin Hanım olduğunu görmüştü.

Asu’nun çığlığıyla uyanan sokak sakinleri, evlerin ışıklarıyla aydınlanan gece, merak ve korkuyla açılan pencerelerden endişeyle bakan komşular.

Asu olduğu yerde mıhlandı önce. Sonra mesleki olgunlukla toparlandı, başından ve ağzından sızan kana rağmen güzelliğini yitirmeyen genç kadının nabzını dinledi. Ölmüştü. Daha yeni taşınmışlardı çatı katına. Kimdi, ne iş yapardı, kimlerle yaşardı bilmiyordu Doktor. Asu. Kapıcıdan bir vesileyle öğrendiği kadarıyla adı Nermin’di.

Başını kaldırıp çatı katına baktı. Ardına kadar açık pencerede duran genç adamı fark etti. Konu komşu sokağa dökülürken genç adamın hala orada durması! Asu’nun bakışından sonra cam kenarından kaybolan adam da bir solukta inmişti aşağıya. Donuktu. İfadesiz yüzünden, şaşkın mı,  üzgün mü olduğu anlaşılamıyordu.

Kısa süre içinde ıssız sokak, birçok insanla dolmuştu. Ambulansın gelmesi, genç adamın, kadın yerden kaldırılırken ruh gibi izlemesi, ambulansın siren çalarak sokaktan çıkması, komşuların kanlı kaldırımları yıkaması… Her şey saniyeler içinde olup bitmişti.

Sanki birileri o gece, genç kadının düşeceğinden emin, Asu’nun çığlığıyla uyanacak, ışıkları yakacak, pencereden bakacak, ambulansı arayacak, kaldırımı yıkacak görevlileri seçmişti. Görev dağılımı yapılmış görevleri bittiğinde herkes evine girecek, lambalar sönecek, sokak yine ıssızlığına kavuşacaktı. Kaldı ki öyle de olmuştu. Hayatında hiç bu kadar sistemli ve tuhaf bir olayı görmemiş, duymamıştı Asu.

Dr. Asu binaya girerken, nasıl bu kadar soğukkanlı olduğunu düşündü. Ne yapacaktı ki? Kimi arayabilirdi bu saatte! Ne diyebilirdi?

II

Daire kapısına geldiğinde bir kara kedinin gözlerini dikip kendisine baktığını gördü. Onu takip edeceğinden emin sessiz sessiz, usul usul çıktı basamakları.

Evin aralık kapısından süzüldü kedi, Asu da arkasından girdi. Koridorun sonundaki odada yerde yatan yaşlı bir kadın vardı. Boğazından hırıltılar çıkıyordu. Kadının geceliğinin düğmelerini açtı, başının altına yastık koydu. Etrafına bakındı. Sürahideki sudan koydu bardağa. Kadın güçlükle konuşabildi. “İlaç… İlaçlarım…”

Asu etrafına bakarken kedinin içeriye gittiğini gördü. Bu defa korktu gidemedi arkasından. Kara kedi döndü, “hadi!” diyordu bakışlarıyla, “benimle gel.”

Kedi yatak odasındaki komodinin üzerine çıkmış, patisiyle çekmeceyi açmaya çalışıyordu. Asu kedinin ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.  Çekmeceyi açtı. İlacı aldı, üzerini okudu.  İlaç kutusunun üzerinde kocaman harflerle “entshonalanga sıfır igciwane” yazıyordu. Kutunun arkasını çevirdi, bir sivrisinek resmi vardı ve bir yazı daha!

waveza impukane!

Asu buna hiçbir anlam veremese de ilacı kadına götürmesi gerektiğini düşündü. Koşar adım içeriye doğru yürüdü. Nermin’in kocası, yaşlı kadının başında gülüyordu. Kadının hırıltıları kesilmişti.

III

Şehir Hastanesi…

Başucunda çaresizce bekleyen meslektaşlarından habersiz, ateşler içinde yatan, genç doktora çaresizce baktı ve “aynı virüs” dedi bölüm başkanı. Bir diğeri, “evet hocam, maalesef hastalardan kapmış olmalı!”

Bir diğer meslektaşı -korkunç hayaller görüyor olmalı. Gördüğü tuhaf rüyalara ve halüsinasyonlara kalbi dayanabilir mi? Bölüm başkanı üzgündü “bilmiyorum” dedi, “her şey o kadar farklı ve değişken ki, ancak araştırma sonuçları geldiğinde bir şeyler söyleyebiliriz.”

Odada umutsuzluğun sessizliği vardı şimdi.

Doktor Asu sayıklıyordu. Ateşi 40 dereceyi geçmiş, taşikardi geçirmek üzereydi. Meslektaşları, koşuşturdu etrafında. Son 24 saatte kaybettikleri 6 hastanın kaderiyle Asu’nun kaderinin de aynı olacağını düşünen doktorlar seferber olmuştu.

– Durumu kötüleşiyor!

– Durun! Bir şeyler mırıldanıyor, dedi doktorlardan biri, maskeli yüzünü, Dr. Asu’ya doğru yaklaştırdı.

Merak içinde sordu bölüm başkanı -ne diyor, ne diyor söylesene!-

– Harfler efendim, sadece bazı harfler…

Bölüm başkanı kalemini uzattı, “yaz yaz hadi, bütün harfleri yaz!”

“entshonalanga sıfır –igciwane” ve durun bir şeyler daha söylüyor  “waveza impukane”

Bölüm başkanı hemen bilgisayardan tarattı harfleri.

entshonalanga sıfır igciwane                                            waveza impukane

batı                nil          virüs                                                   sivri sinek

– Afrika’da bir sivrisinek türünün taşıdığı virüs bu!

Virüs tanımlanmış, virüsü alt edecek ilaç formüle edilmiş, Dr. Asu’ya ve diğer hastalara uygulanmıştı. Virüse yakalanan bütün hastalar ve Asu kurtulmuştu. Dr. Asu kendine gelir gelmez, baygınken sayıkladığı harfler sayesinde kurtulduğu söylediler.

Sevgili okuyucu…

O pencereden düşen genç kadın, kara kedi, yaşlı kadın, genç adam Asu’nun ateşler içinde yanarken gördüğü bir kâbus sanıyorsunuz değil mi?

Fakat hayır!

entshonalanga sıfır igciwane                                            waveza impukane

   batı                nil          virüs                                                   sivri sinek

dışında, bütün okuduklarınız, bir yazarın klavyesinden dökülen, yazın virüsünün yol açtığı hummanın sonuçlarından başka bir şey değil.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Dilek Erdem
Bağlantılar:
Eğitmen / Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version