Yazabileceğim milyonlarca kelime varken nokta koyacak gücü bile bulamıyorum kendimde. Yine de bir kaç satır karalamam gerekiyor yaşamak adına.
Yaşamak umut etmektir derler oysa benim yaşama dair bir umudum kalmadı. Her tebessümümün altında binlerce hüzün saklı. Tebessümlerle sakladığım hüzünlerim, yüreğimi parçalayan bir kurşun gibi işliyor zihnime. Benim elimden gelen tek şey yazmak iken susmanın tarif edilemez acısıyla kıvranmaktan ne kadar zevk almaya başladım bilemezsiniz. Bir kurbanın ölümünden önce her şeyden kurtulduğuna olan inancından doğan neşesi gibi bir olay bu. Oysa burada kurtulmak yok sadece bir bataklıktasın ve daha fazla batmamak için çırpınmayı bırakmışsın. Pes etmek diyemeyiz buna ama kaçmanın en saçma yolu olduğuna da itiraz edemeyiz. Uzun acılardan sonra gelen küçük mutluluklara hasret kalınan bir yaşamda çırpınmak anlamsızdır bilirsiniz. Çırpınmak yerine kaçmayı yeğlerim. Evet biliyorum korkaklık bu ama kabul ediyorum ben bir korkağım. Acılarla baş etmeye cesareti olmayan bir korkağım, bazen böylesi daha iyidir.
Kaçmak için günlerce yol gidersin. Oysa yaptığın tek şey etrafını değiştirmektir, çünkü aklın hep aynı yerde döner durur. Bazen bir saatte bazen bir günde bazen de yıllar öncesinde kalmış gibi hissedersin ve bu geçmiş hapsinden kurtulamazsın. Artık bir geleceğin yoktur, bugünün ve yarının dünde hapis kalmıştır. Bazen de bilerek kurtulmak istemezsin çünkü acıyla mutluluğun aynı kökten geldiğini anlarsın. İşte bunu anladığın gün ölümle yaşamın kardeş olduğunu anladığın gündür ve artık hayata başka bakarsın.