Issız bu kahrolası şehir sensiz,
Bir o kadar da karanlık,
Sokaklarında loş lambaları,
Korku saçıyor sensiz,
Kaldırım taşları buz kesiyor,
Hafif bir rüzgâr esiyor yokluğuna,
O an bedenim buz kesiyor,
Nefesim kimsesiz kalıyor,
Değmiyor nefesin nefesime,
Anla işte o an karlar yağar sensiz üstüme.
Sensizliği giydim bu gece acılarımın üzerine,
Bir tutam yokluğunu koydum çayımın demine,
Bazen de soruyorum seni kendi kendime,
Belli bir süre sonra anlıyorum yokluğunu,
İçim yanıyor o an,
Nefesim buz tutuyor,
Değmiyor işte nefesin nefesime,
Kahretsin…
Anla işte o an Sensiz karlar yağar üstüme,
Karlar yağar…
Kor olmuş aşkına gönül yanar ne deyim?
Baksan belki yıkılmış viraneyim,
Elin elime, nefesin tenime değmeyince mutluluğu neyleyim?
Biçare yıkılmışım, canan olmayınca Şerif’i ne edeyim?
Etrafımı sarıyor sel olup hüznün…
Her damla gözyaşın yağmur olup düşüyor başıma,
Islanıyorum sessizliğimle…
O an karlar yağar üstüme…
Karlar yağar…
Diyorlarmış ya zamanla geçer acılar,
Unutulur gider en büyük aşklar,
Yanılıyorlar ey sevgili… Yanılıyorlar,
Can bedenden çıkmayınca…
İki cihan bir olup yıkılmadıkça,
Şu deli gönlüm aşkına yanıp kavrulmadıkça,
Unutulmaz ey sevgili… Unutulmaz,
Bil ki olur da unutulursa…
Karlar yağar üstüme…
Karlar yağar…