Kaybedilen Ne Varsa (Vefa)

Veyis Yatkın 361 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Vefa kelimesi sözlük anlamı olarak sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı olarak geçer. Günümüzde ise en çok yitirdiğimiz davranışlardan biri de vefadır. Hem bir eğitimci hem de bir yazar olarak çevremde yaşanan hadiselere şöyle bir baktığımda, birbirini seven çiftlerden, genç yaşlarda birbirlerini bulmuş sevgililerde yaşanan ayrılıkların ardında genelde karşı tarafı suçlama, eleştirme ve bazı zamanlar sert sözcükler ile ithamlarda bulunmak ile birlikte sevgiyi sürdürme adına bir çabanın da pek görülmediğini fark ettim.

“İnceldiği yerden kopsun” anlayışı, çiftlerin birbirlerini adeta suçlamaya ya da kendini savunmaya hazır bir pozisyona getirmelerine sebep olmakta ve sevgi ile başlayan beraberlikler yara almaktadır. Şu husus unutulmamalıdır ki dostlukların, sevgilerin başlaması çok zor, bitirilmesi ise bir o kadar kolaydır. Halbuki yaşanan güzellikler, onca geçen güzel zamanların hatırına çiftlerin birbirlerine karşı “vefa” duygusunu devreye sokarak çaba göstermeleri ya da en azından ilişkilerini “kırılmamış kalpler” bırakarak sonlandırmaları gerekmektedir.

Ülkemizde “vefa” duygusundan bahsedilmesinin daha da zorlaştığı bir alan da çalışma hayatımızdır. Her iş yerinde mutlaka sıkıntılar yaşanmaktadır. Uzun yıllar emek verdiği bir firmadan, yaşanan bazı anlaşmazlıklar neticesinde ayrılan çalışanlara “vefa” duygusu gözetilerek yaklaşılmış olsa, o kişiyi kaybetmek yerine kazanmanın yolları aranmış olsa, çok şey mi yitirecek acaba idareciler? Özellikle özel sektörde bir vefa duygusundan bahsetmek neredeyse imkansızdır. “Biz bir aileyiz, çalışanlarımıza değer veriyoruz” gibi sözler, işçi ile işveren arasında “yaşanan anlaşmazlıklar” ya da “zor günlerde” içi boş ve yalancılık mahsulü sözler olarak havada kalabilmektedir. Bu tür ikiyüzlü davranışlar her an çevremizde yaşanabilmektedir.

Gençlerimiz açısından olaya bakacak olursak, özellikle de son yıllarda gençlerimiz anne-babaları, öğretmenleri ya da arkadaşları ile yaşadıkları olumsuz durumlarda direkt olarak sırtlarını dönebilmekte veya karşı tarafa cephe alarak kendilerini kapatmaktadırlar. Tabii ki burada en büyük sorumluluk ailelerimizdedir ve gençlerimizin göstermiş oldukları davranışlarda mutlaka bizlerden izler vardır. Vefa duygusunun aileden öğrenilebileceği gerçeğinden yola çıkarak bir örnek ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

Cahit Zarifoğlu’nun okumuş olduğum “Bir Değirmendir Bu Dünya” kitabında 25 yaşlarındaki bir genç, hasta olan babasına kendi evinde bakmaktadır. Durumu da gayet iyidir bu gencin ve evlidir. Gencin hasta olan babasını ziyarete gelen komşular bir de bakarlar ki genç, babasının önüne son derece eski, toprak bir kap ile yemek vermiş ve yemeğini uzanarak yiyecek halde olmayan babasına herhangi bir yardımda dahi bulunmamaktadır. Komşular ise gence neden bu şekilde babasına zorluk çıkarttığını sorduklarında cevap çok üzücü ve düşündürücüdür: “Ben dedemi çok severdim, o benim için çok şey ifade ederdi fakat babam, dedeme de bu toprak kaptan yemek verir ve yardımda bulunmazdı, ben de farklı davranmıyorum,” der.

Kendi kültürümüze ait değerleri sandıklardan birer birer çıkarmamız gerekecek anlaşılan. Darısı, sevgide bağlılık demek olan “vefa” kelimemizin başına.

Hayırla kalınız.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar & Şair
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version