Kaygılı-Güvensiz Bağlanma

Gamze Kulaksız 461 Görüntüleme 1 Yorum
3 Dak. Okuma

Tehlike Algısıyla Yaşamak: Kaygılı-Güvensiz Bağlanma

İlişkilerde yoğun bir biçimde güven arayışına girmek, başka alanlara odaklanmakta zorlanmak bütün enerjiyi ilişkiye kanalize etmek ve sadece onunla iletişimde olduğunuzda kaybolan anksiyete hissi… Bu gibi durumları ilişkilerimizde yaşıyor muyuz? Yakın ilişkinizde kendinizi rahatsız/tehlike hissettiğinizde normale dönmek için iç rahatlatma çabası/güvence arayışı, fakat bu gelmediyse ilişkiye dair aşırı endişe hissi yaşamanın kaygılı bağlanma stiliniz olduğu hakkında alarm vermesi olası mıdır?

Erken çocukluk döneminde (0-6 yaş) ebeveynlerle kurulan yakın ilişkinin erişkin dönemde diğer insanlarla kurulan yakın ilişkileri şekillendirmektedir. Kaygılı-güvensiz bağlanma stiline sahip olan kişiler erken çocukluk dönemlerinde ebeveynleri tarafından tutarsız bakım ve koruma görmüşlerdir. Bakım veren ihtiyaç ve gereksinimlerini karşılamada kimi zaman var kimi zaman yoktur. Bu sebeple güvenlik duygusunu geliştiremez. Ebeveynlerinden kendisine verilmemiş olan sevgiyi, ilgiyi erişkin dönemde deyim yerindeyse tırnaklarıyla kazıyarak mücadeleyle karşı taraftan almaya çalışmaktadır. Bu sayede çocukluk travmasını iyileştirme arayışındadır, bu arayış partnerine karşı daha da yapışkan ve saplantılı bir hale bürünmesine sebep olur.

Kaygılı-güvensiz bağlanma stiline sahip kişiler, yoğun bir biçimde ilişkinin tehdit altında olduğunu hissetme yetileri vardır. Ters giden bir şeyler olduğuna dair en ufak bir ipucu ile kaygılı bağlanma sistemini devreye sokar ve bu mekanizma bir kez harekete geçtikten sonra, partneri gerçekten yanında olduğunu ve ilişkinin güvende olduğuna dair işaret alana kadar sakinleşemez. Kötü senaryoyu düşünüp böyle olursa ne yaparım tarzında düşünceleri oldukça fazladır, fakat ölmeden kendini öldürmenin anlamı yoktur mantıklı ve gerçekçi olan bu değildir. Sürekli bir tehlike algısı kişinin daha tepkisel davranışlar sergilemesine ve öfkesini daha yüksek perdeden göstermesine yol açabilmektedir.

Seçtiği partnerler genelde bir özelliği sebebiyle ulaşılmazdır. Güvenli bağlanma stiline sahip, güvenli bağ kurabilen insanlar radarına girmez. Genellikle seçtiği kişi sevgisini ve ihtiyaçlarını kendisinin istediği şekilde karşılığı veremeyecek olan kişidir. Kaygılı-güvensiz bağlanmanın çekirdek inancında; ”Eğer katlanırsam, yeterince çaba gösterir seversem zor insandan sevgi alabilirim” düşüncesi yer alır.

Peki bu döngüden çıkmak için neler yapılabilir ? İlk olarak gerçek ilişki ihtiyaçlarınızı bilmek ve kabul etmek önemlidir. İhtiyaçları ifade etmek öncelikle kişinin kendisi olmasını sağlar bu da mutluluk ve tatmin duygularına olumlu katkıda bulunmaktadır. Oldukça yoğun yaşanan tehlike algısını gerçekçi bir analizle değerlendirmek gerekmektedir. Normalde kaygılanılmayacak bir durumda doğru bir analiz yapılmadıysa aşırı kaygı ve korku hissedilebilir.

En önemlisi rüzgarda savrulan bir yaprak olmamak için kişi kendine yönelebilmeyi de öğrenmelidir. Hayatındaki diğer destek kaynaklarını aktifleştirmelidir, böylelikle bütün enerjiyi ilişkinin üzerine vermemiş olur. Dünyadaki en büyük kayıp aslında insanın kendisini kaybetmesidir…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Uzm. Klinik Psikolog
1 Yorum
  • Özellikle son cümleniz çok hoş. “Dünyadaki en büyük kayıp aslında insanın kendisini kaybetmesidir…” Yüreğinize sağlık, tebrik ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version