Kayıp İlanlarındaki Ahsen-i Takvim

Hasan Basri Er 269 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Ben, tüm yollarının yolcusuyum. Her sokağın benim kapımdan geçiyor. Hangi adrese mektup göndersen, postacı benim kapımı çalıyor. Kime ağzını açsan, duyan ben oluyorum. Şarkılarının sözleri benim kalemimden çıkıyor. Notaların parmaklarımın ucunda. Toprağı ektin mi hasadın benim. Her soluğundaki oksijen, her başarındaki çaba benim!

Bir gece otursak bankta, düşlerin ben olurum. Suya bakalım istersen; balığın yüzgeci, kayığın küreği, geminin dümeni, yelkenin rüzgârı benim! İnanmıyor musun? O zaman bir şiir mırıldan, kafiyesinde beni göreceksin. Bak gökyüzüne, ayın ışığı benim!

Doktora gitmişsin, boğazının düğümü de kalbinin ritmi de benim. Küçük kızın atladığı ip, oğlanın gol atarken attığı çığlıktaki sevinç benim. Koy başını secdeye, seccaden benim. Ya da okula uğra, yazı yazdığın tahta, sınıf yoklamasındaki “burdayım” benim! Çekersen dumanını ciğerlerine; sigaranın yanan tütünü benim. Bir problem yaz, bilinmeyeni benim, dilekçenin müştekisi ben. Karınca yuva yapmış mutfakta, çıkan kum benim. Baraja gidersen açılan kapak, üşürsen giydiğin mont; kışının ısısı, saçının tarağı benim!

Sirayetimi sorgulama derim, yokluğa mahkûm edemeyeceğin her şeyim!

Bir dünya kurmuşsun, gerçeklikten kopuk, dağınık. Toparlamaya geliyorum. Hakikatin acıdır sillesi, yüzüne vurmadan bil istedim. Kuşların kanadı kadar lazımken, uçmayı bensiz tecrübe edemezsin. Saklı kentleri görmedin biliyorum, yeni tatları bilmiyorsun; direniyorsun. Oysa bambaşka bir bahara uyanman için cemrenim senin.

Bir gece düşün, uykuya açsın; zifiri karanlığın benim. İnan, direniyorsun ya ha bire; direnme iradenim. Sanma ki bu bir kibirdir, körlüğüne derman olmaktır niyetim. Nasıl ağlayabilirsin mesela, gözyaşın benim. Her hücrende dolaşan proteinim. Öyle bedenindeyim ki; akan kanına damar, sinir sistemine enerjiyim. Dengede durman gerek, yalpalama; beynine ulaşan vestibüler sinirim. Sanıyorsun ki kendimi düşünüyor, bencilim. Hayır iki gözüm, ben bir sistemim. Tek derdim senin bir güzel gün daha yaşaman için oluşturmam gereken iklim.

Şimdi çekilsem kenara, sahipsizlik duygusu sarar benliğini, kendi çıkmazında inersin susuz kuyulara. Yine de dayanılmaz bir iştahla uzatılmış merdiven olurum. Sen ki Sirius’sun, karanlık madde çevirmiş etrafını; dön dolaş galaksileri, beni unutmak için. Sen beni bilmiyorsun, ben Şira’yım o anda; adımı değiştirmen sen olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Kaybolmuş yolcular sana bakınca, benimle buluyor yolunu. Değişimin pençesine düşmüşsün, tek sabitinim!

Evet gün be gün büyüyorsun, mitozun benim. Kavgaya girsen rahatsın, attığın yumruk benim. Bahar geldi tomurcuğum, meyveye durman için polen taşıyan arıyım. Hiç gocunmam bilirsin, pes etmem, bekletmem. Sen bir şafağın alazında uyanırsın yüzüne mahmur olurum. Bayram mı lazımdı sana, ya şeker ya ibadetine kurban olurum.

Kim miyim, biliyorsun; inkâr ediyorsun! Şirkine tövbeyim ben. Dönüşüne eksen, ömrünü uzatmaya sadakayım. Gel vazgeç bu inattan; yeniden tanışalım, bul kendini.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version