Lügatim âciz…
Kelimeleri koyamıyorum yerli yerine.
Her kurmaya çalıştığım cümle kursağımda düğüm düğüm,
Her bir harfin enkazında eziliyor sözüm.
Ne şiir olmaya gönüllü, ne roman adayı düşünce trafiğim.
Sesi kısık vaveylalarımın ömrüne biçilmiş yok bir vuslat!
Ciğerime saplanan kelimeler var, bir de kılıçtan keskin ihanetin kesiği kalbimde.
Kanayan yarama şefkat basıyorum, susmaları liman bellediğimden bu yana.
Anladım, çözüm değilmiş susmalar da…
Sustukça boğulurmuş insan içinde biriken alfabeden!
Sustukça nefessiz kalırmış içindeki kurşun gibi dizelerden!
Gözyaşıyla silip tekrar tekrar yazarmış gönül, anlatamadığı mısraları…
Ne ünlem söz dinler, ne sorular haddini bilir, taşar satır aralarından öbek öbek dik başlı cesaret.
Âsi noktalarda can verir mahcup virgüller.
Ne zaman bir parantez açsa sabra, devrik cümleler,
Üstünü karalar umudu tükenmiş düşler.
Kinayelere kurban verilmiş onca hayâl,
Teşbihten hüküm giymişçesine sancılı, mübalağalarda asılı her bir izah.
Tekrirden öte geçmeyen, yerinde sayan sevgi sözcükleri, istifham koğuşunda idamını bekleyen bir zavallı.
Zanlar celladıyken merhametin,
Vicdana müebbet, hangi mahkemenin kararı?
Takım elbise, kravat giymiş hakaretler,
Abdestli ağızlarda ağıt yakar teker teker.
Şüphenin tavaf yaptığı kalplerde kan kırmızısı vefasızlık, kimliksiz!
Sevgiyi sağır eden sessiz çığlıkların koynunda kapatır gözlerini aşklar, yalnız ve kimsesiz.
Kıskançlığın hançerlediği sevdalar artık güvensiz!
Son nefesini verirken zifiri karanlığa meydan okuyan leyl,
Her sabah çaresizliğe uyanan ve geceye adını kazıyan uykusuzluğa kelepçeli…
Hüküm sürme gayrı zihnimde ey korku,
Bitmedi mi daha savaşın benle, tahtından ettin mutluluğu?
Dört nala koşmaktan yoruldu sabır, dargın uyku.
Rüyalarımı işgalde kabuslar,
Terazinin hangi kefesine koymalı huzuru?
Zaman çare değil, kan kaybeden beklentilere.
Kaza yeri vazgeçişin tüneli,
Yaralayan kim, kolundan kanadından ümidi?
Çabalar beyhudeymiş,
Emekler zayi…
Kefeni arkadan yırtık gülüşler, selâsız defnediliyor yürek mezarına!
Gözyaşına karışmış ahlar dua dua çıkarken arşı âlâya.
Dünya cehennemine vedasız el sallıyor nazarı eşkâl.
Üstü açık tabutundan
Cennetine merhaba demenin gururuyla.