Hepimiz küçük yaşlardan itibaren paylaşmanın ne kadar güzel olduğunu biliyoruz. Çocuklarımıza da bunu aşılıyoruz. Peki bu yaptığımız aslında hem kendi alanımıza hem de çocuklarımızın alanına saygısızlık oluyorsa diye düşündük mü hiç? Aman bencil çocuklar yetiştirmeyelim. Neden? Toplumda kabul görmez diye değil mi? O çok önem verdiğimiz el alem ne der diye. Başkalarına karşı çok düşünceli olmanın aynı zamanda kendimize yaptığımız büyük bir bencillik olduğunu düşünüyorum. Hayatımızdaki insanları düşünmek, onlarla empati yapmak bir yere kadar iyidir ama iş kendi duygu ve düşüncelerimize geldiğinde onları ikinci plana atıyorsak -ki atıyoruz- işte sıkıntı orada başlıyor. Herkesi düşünüyoruz, ince detaylara takılıyoruz, kimse kırılmasın diye uğraşıyoruz. Çoğumuz aslında bunu yaparken kendimizden ne kadar verdiğimizin farkında bile değiliz. Sevdiğimiz hatta sevmediğimiz herkesi düşünüyoruz peki ama kendimizi ne kadar düşünüyoruz? İnsanların duygularını önemserken bizim duygularımız nerelere saklanıyor? Kendimizi düşündüğümüzde hemen vicdan yapıyoruz. Kendimizi bencilce hissediyoruz. Asıl yanlış olanın bu olduğunu hiç düşünmüyoruz.
Şahsen ben kendi çocuğumu yetiştirirken biraz bencil olmasında hiçbir sakınca görmüyorum. Kendine alan açmasında, isteklerini dile getirmesinde, istemediklerini yapmayışında, fikirlerini söylemesinde hatta kırılıp üzüldüğünde belli etmesinde bir sakınca görmüyorum. Eğer bir oyuncağını paylaşmak istemiyorsa paylaşması için zorlamıyorum. Onu ağlatarak oyuncağını alıp “biraz da arkadaşın oynasın” diyerek başkasına vermiyorum. Bunu yaptığım için de kendimi kötü hissetmiyorum. İtiraf edeyim ilk başlarda çocuğum paylaşmıyor diye üzülürdüm. Çünkü paylaşmak güzeldir değil mi? Güzeldir elbette ama hangi koşullarda? Kendi çocuğumun isteklerini göz ardı edip de başkasının çocuğunu mutlu etmek bana pek de güzel gelmiyor. Bana katılmayabilirsiniz. Evet bencilce bir şey ama sonuçta kendimi yada çocuğumu üzmeyi tercih etmemem bencillik diye adlandırılabilir mi? Ben kendime ve çocuğuma alan açıyorum.
Böyle yapmamın bir sebebi de benim öyle büyümemiş olmam gerçeği. İnsanlara saygısızlık yapmaktan korkarak, susturularak hep bir şeyleri içime atarak büyüdüm. Elimden oyuncaklarım alındı ağlayamadım. Üzüldüm ama yaptığım şeyi iyi bir şey olarak gördüğüm için belli edemedim. Peki böyle büyümek bana ne kattı? Hiçbir şey. En kocamanından hiçbir şey. İnsanlara saygısızlık olmasın diye bana saygısızlık oldu. İnsanları kırmamak için kendimi kırdım. Şimdi şöyle düşüneceksiniz değil mi bunca uğraşın sonunda herhalde herkes sizi seviyor, çevrenizde çok insan var diye. Yapayalnızım. Kendi özsaygım neredeyse yok. Özgüvenim bir yere kadar. Kendime ait alanım sürekli insanlar tarafından ihlal ediliyor. Durum ne kadar içler acısı değil mi? Halbuki ben ya da benim gibi olan herkes böyle davranırken istediğimiz tek şey saygılı düşünceli bireyler olmaktı.
Neden böyle oldu diyecek olursanız da hemen söyleyeyim. İnsanlara düşünceli olalım diye kendimize bencil olduk. Kendimizi savunmayı ağzımızı açıp iki çift laf söylemeyi saygısızlık olarak bildiğimiz için içimize kapandık. Bu yüzden siz siz olun hayatınızda birinci sırayı sadece kendinize ayırın. Siz kendinize saygı duymaz ve kendiniz için sınır belirlemezseniz toplumda da yeriniz o kadar belirsiz olur.