Kırılganlıktan Güçlülüğe: Ergenlik Dönemi ve Kişisel Gelişim

Nazlıcan Yurtsever 421 Görüntüleme Yorum ekle
8 Dak. Okuma

Ergenlik dönemi insan hayatında fiziksel, zihinsel ve sosyal birçok değişikliklerin yaşandığı kritik bir dönemdir. Bu dönem, ergenin yaşadığı fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerden dolayı oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç, çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemidir ve fiziksel değişimler oldukça belirgindir. Bu süreçteki büyümeden kaynaklı değişiklikler, ergenlerin bazı özelliklerinin farklılaşmasına neden olabilir. Örneğin, genellikle daha riskli davranışlar gösterme eğiliminde olurlar, duygusal dalgalanmalar yaşayabilirler ve başkalarıyla ilişki kurarken sorun yaşayabilirler. Bireyde zihinsel olarak da birçok değişiklik meydana gelir. Bu süreçte, beyindeki önemli yapıların gelişimi tamamlanır. Özellikle, beynin ön kısmındaki prefrontal korteks gelişir ve ergenin bilişsel yetenekleri artar. Daha büyük bir düşünme kapasitesi ve karar verme becerileri kazanırlar.

Ergenlik dönemi, aynı zamanda sosyal gelişim açısından da önemlidir. Bu süreçte, gençler kendilerine yeni roller ve kimlikler ararlar. Kendi ailelerinden bağımsızlaşma, arkadaş çevresinde kabul edilme, toplumsal normlara uygun davranma gibi sosyal faktörler de bu dönemde belirleyici rol oynar.

Sonuç olarak, ergenlik dönemi oldukça karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Fiziksel, zihinsel ve sosyal değişimlerin bir araya geldiği bu dönemde, ergenlerin kendilerini keşfetmeleri ve yetişkin kimliklerine doğru ilerlemeleri için desteklenmeleri önemlidir.

Ergenler, kendilerini keşfederken, yeni roller ve kimlikler ararken, sosyal ve ailevi baskılarla da karşı karşıya kalırlar. Bu nedenle, ergenlerde şu duygular görülebilir:

  1. Kaygı: Ergenler, geleceklerini ve yaşamlarını daha fazla düşünmeye başlarlar ve bu da kaygıya yol açabilir. Gelecek kaygısı, akademik veya sosyal başarısızlık, sosyal baskılar, aile sorunları ve diğer endişe verici faktörler nedeniyle olabilir.
  2. Depresyon: Ergenlerde depresyon, duygu durumunun düşmesi, umutsuzluk, yalnızlık, çaresizlik hissi, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri ve kendine güven eksikliği gibi belirtilerle kendini gösterir.
  3. Öfke: Ergenlerde öfke, duygusal bir tepki olarak ortaya çıkabilir. Bu öfke, öğretmenler, aile üyeleri, arkadaşlar veya diğer çevrelerle ilgili sorunlar nedeniyle tetiklenebilir.
  4. Utangaçlık: Ergenlerde utangaçlık, kendine güvensizlik, yetersizlik hissi ve kabul edilmeme korkusu nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu nedenle, sosyal durumlarda veya yeni ortamlarda utangaçlık hissi yaşanabilir.

Bu duygular, ergenlerin yaşadığı değişikliklerin doğal bir sonucudur. Ancak, bazı ergenlerde bu duygular yoğunlaşabilir ve ciddi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, ergenlerin duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve onlara uygun destek sunmak önemlidir.

Ergenlik döneminde, ergenler kendilerini keşfetme ve kimliklerini belirleme sürecindedirler. Bu süreçte, genellikle farklı kimlikler, ilgi alanları ve gruplarla deneyler yaparlar. Ergenlik dönemi, bazı ergenlerde davranışsal sorunlar ortaya çıkarabilir. Bu sorunlar arasında, sosyal uyumsuzluk, madde kullanımı, saldırganlık ve düşük öz-denetim yer alabilir. Bazı ergenlerde duygusal sorunlar olabilir. Bu sorunlar arasında, depresyon, kaygı, özgüven eksikliği, intihar eğilimi ve diğer ruh sağlığı sorunları gösterilebilir.

Ergenler, genellikle sosyal baskılar, arkadaşlık ilişkileri ve ailevi çatışmalarla karşı karşıya kalırlar. Bu faktörler, ergenlerin psikolojik durumlarını etkileyebilir ve belirli durumlarda daha fazla stres ve kaygı yaşamalarına neden olabilir.

Ergenlik dönemi, birçok fiziksel ve duygusal değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu nedenle, ergenlerin psikolojik sağlığı da bu dönemde etkilenebilir. Ergenler, depresyonun en sık görüldüğü yaş gruplarından biridir. Düşük ruh hali, umutsuzluk, ilgi kaybı, uyku problemleri, iştah değişiklikleri ve intihar düşünceleri gibi belirtilerle kendini gösterir. Anksiyete bozuklukları da bu yaş grubunda sık görülür. Kaygı, korku, endişe, panik ataklar ve fiziksel belirtiler gibi belirtilerle de karşılaşılabilir.

Ergenler bu dönemde beden imajına çok fazla özen gösterdikleri için yeme bozukluklarına eğilimli olabilirler. Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkanma bozukluğu gibi yeme bozuklukları, ergenler arasında yaygın olabilir. Beden imajı ve kendine güvenle ilgili sorunlar, özellikle kızlarda daha sık görülür. Ergenler, bazı davranışsal sorunlar yaşayabilirler. Bu sorunlar arasında, madde kullanımı, suç işleme, okuldan kaçma, yasa dışı aktivitelerde bulunma ve diğer sosyal uyumsuzluklar yer alabilir.

Ergenlerin yaşadığı psikolojik problemler bireysel olarak farklılıklar gösterir ve her ergenin yaşadığı deneyim farklıdır. Ancak, ergenlerin psikolojik sağlığını anlamak ve doğru destek sağlamak, sağlıklı bir ergenlik geçirmeleri için önemlidir.

Ergenlik dönemi, genellikle bireyin kimliğini keşfetmeye çalıştığı ve dünya görüşünde önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu süreçte, ergenler arasında yaygın olarak görülen bazı düşünce kalıpları vardır. Bunlar arasında omnipotent düşünce, ergen benmerkezciliği, kişisel efsaneler ve sihirli seyirciler yer alır.

Omnipotent Düşünce: Bu, ergenlerin kendilerini dünyanın merkezinde görmeleri ve kendi davranışlarının ve düşüncelerinin dünya üzerindeki her şeyi kontrol edebileceğine inanmalarıdır. Bu düşünce kalıbı, ergenlerin kendi başarılarını büyütmesine ve başarısızlıklarını küçük görmesine neden olabilir. Bu durum da tehlikeli davranışlara davetiye çıkarabilir.

Ergen Benmerkezciliği: Ergen benmerkezciliği, dünya görüşünü ve deneyimlerini sadece kendi bakış açısından yargılamaya dayalı bir düşünce kalıbıdır. Bu nedenle, ergenlerin başkalarının düşüncelerini ve duygularını anlamakta zorlanması ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanması sık görülebilir.

Kişisel Efsaneler: Kişisel efsaneler, ergenlerin kendileri hakkında yarattıkları öykülerdir. Bu öyküler, gerçeklerden ziyade kendi hayal güçlerine dayalıdır ve genellikle diğer insanların hayatlarında önemli bir rol oynadığına inanırlar. Örneğin dünya üzerindeki en büyük aşk acısını kendileri yaşamış gibi hissedebilirler.

Sihirli Seyirciler: Sihirli seyirciler, ergenlerin kendilerini her zaman başkalarının gözlerinden izlediklerine inandıkları bir düşünce kalıbıdır. Bu nedenle, ergenler davranışlarını ve düşüncelerini başkalarının nasıl algıladığına dayalı olarak şekillendirirler.

Bu düşünce kalıpları, ergenlerin dünya görüşünü ve benlik algısını şekillendirmesinde etkili olabilir. Ancak, ergenler bu düşünce kalıplarını aşma ve daha gerçekçi bir bakış açısı geliştirme fırsatına sahip olabilirler. Bu nedenle, ergenlerin duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını anlamak ve onlara destek sağlamak önemlidir.

Ergenlerin bu sorunlarla başa çıkabilmelerine yardımcı olmak için aileler ve okullar bazı adımlar atabilirler. Bunlar arasında şunlar yer alabilir:

  • Aileler, ergenlerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamalı ve onlarla empati kurarak iletişim kurmalıdır. Aileler, ergenlerin yaşadıkları sorunları anlamaya çalışmalı ve onlara destek olmalıdır. Yaşanan problemler çocuk için en büyük yardım çığlığıdır. Bu çığlığı fark edip anlamaya çalışmak bile çocuğa iyi gelecektir.
  • Aileler, ergenlerin sosyal çevrelerini izlemeli ve olumsuz etkilere maruz kalmalarını önlemelidir. Bunun için aileler, ergenlerin arkadaşlarını tanımalı ve onların davranışlarını gözlemlemelidir. Fakat ergenin sosyal çevresinin her zaman ebeveynlerin kabul edeceği kişilerden oluşmayacağını bilmek önemlidir. Denetimli serbestlik dediğimiz durumdan yararlanarak belli sınırlar çerçevesinde ergenin isteklerini gerçekleştirmesi desteklenmelidir.
  • Okullar, öğrencilerin akademik zorluklarıyla başa çıkabilmeleri için destek sağlamalıdır. Bu destek, öğretmenlerin ekstra dersler ve özel dersler gibi seçenekler sunarak yapılabilir.
  • Okullar, öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarına da önem vermelidir. Bu amaçla okullar, rehberlik servisleri ve psikolojik danışmanlık hizmetleri gibi destekler sağlayabilirler.
  • Aileler ve okullar, ergenlerin riskli davranışlarını önlemek için iş birliği yapabilirler. Özellikle bağımlılıkla ilgili riskler konusunda farkındalık yaratmak için ortak çalışmalar yapılabilir. Bu çalışmalar, seminerler, konferanslar, paneller ve benzeri etkinliklerle gerçekleştirilebilir.

Ergenlerin sorunlarını çözmek için aileler ve okullar arasında etkili bir iletişim ve iş birliği önemlidir. Bu sayede ergenlerin sorunları daha iyi anlaşılabilir ve daha etkili çözümler üretilebilir.

Unutmayalım ergenlik; bilgi genişliğinin, sosyal deneyimlerin, psikolojik ve fiziksel değişimlerin yoğun olarak geçirdiği, kazanç elde etmenin ve kimlik arayışının doruk noktasıdır.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version