Çok erken yaşlarda kimliğin yansıması kırmızı kapaklı defter notlarıdır. Yapılan her haksızlık, vefasızlık, kırgınlık bu deftere silinmemek üzere yazılır. Silgisi yoktur, yıllar sonra bile okunaklı, ilk günkü gibi taze kalır yazılanlar.
Doğduğu an başlar hayat serüveni. İnsanoğlu, yaşamak için tutunması gerektiğini benliğine yazarak yoluna devam eder. Kendini savunmayı kelâmları kalkan olarak görmeye başladığı zamanlar, artık kişisel gelişim dediğimiz ama hiçbir zaman kendini bulamadığı, tanıyamadığı en büyük kavgasının başrol olduğu bu yolculuk her durağa bir anı bırakır.
Aile, eğitim, iş ve arkadaş çevresi; belki en değerli sevilenler, öncelikler zaman zaman yerini değiştirir. Mevsimler gibi yaprak dökümü, fırtına sonrası, gökkuşağına boyanmış anılar çerçeveleri doldurur.
Bu yolculuk, insanoğlunun misafir olduğunu ve sadece yaşanılan iyilik ile güzelliklerin bâki olduğunu unutturur. Kâinatın güzelliğini temaşa ederken hep buruk bakar, yüreği hep eksik, yaralıdır. Kaybolan zamanları, saatleri hesaplar. Toprak kavgasının, savaşların, makam ve mal hırsının kalbini hızla yorduğunun arafında kaybolur gider.
Hep kırmızı kaplı defter, kötü anıları ve kırgınlıkları hatırlatır. Sol yanında sesli bir defter olmuştur. Yalnızlığı kendine hak görmeye, dertlerini demlemeyi, kendini hep haklı görmeyi fıtrat haline getirdiğinde artık yorgun bir insan olur. İnsan, keşkelerin su birikintisinde boğulurken, okyanus derinliğinde onu bekleyen inciden habersizdir.
Travmalar, pişmanlıklar, kaybedilen zaman, geriye getirilmesi mümkün olmayan tecrübeler olur. Kazanılan güzellikleri, kaybedilen ama tecrübe kazandıran elem yüklü anılara borçludur. Bu acılar, her defasında yeniden başlamak için elinize batan bir diken kadardır. Diken battığı an çok can yakar, ama ardından çiçeğini veya meyvesini sunar.
Ömrü boyunca dikenin acısını unutmayan, ona karşı hep nefretle yaşayan, kendine her gün dikeni hatırlatan beyhude geçen yıllara hayatını teslim eder. En mühim şey, yüreğini okumaktır. Yön veren acılar yerine, kazanılan güzellikleri keşfetmektir.
Kendi yarasını saramayan, kimseye şifa olamaz. Belki kırılan şeyler tekrar eskisi gibi olamaz, kırık testinin suyu sızdırması gibi. Ama testiyi bir saksı haline getirip çiçek ekebiliriz. Veryansınlar ve geriye bakarak yaşamak, bir insanın kendine verdiği en büyük cezadır. Kişinin güçlü bir düşman kazanmasıdır.
Güzel bakıp, güzel görmek, kırmızı kaplı defteri derin sulara bırakarak başlamalıyız. O derin suların bereketine yine yeniden dokunalım. Unutmayın ki herkes, kendi kalbinin güzelliğinden nasiplenir. Değerlisiniz, değersiniz; silmek için denize yansıyan yakamoz yüreğiniz var.
Yolunuz gül renginde, gül kokusunda olsun her daim.
Hoşça kalın…
Kıymetli Yazar/Şair Amine Çalıikan hocamı bu güzel kırmızı kaplı defter çalışması sebebiyle kutluyorum iyiki varsınız