Kimse kıyamete dair bir alamet aramasın artık. Kıyametin en büyük alameti, bulutların üstüne fışkıran cansız bedenlerdir. Kıyametim alameti, pervasızca kundağı kefeni olan, ağzı süt kokan bebeklerdir. Kıyametin alameti, kucağında yavrusuyla aklını yitiren annelerdir. Delik deşik olmuş sırtıyla evladına siper olmuş babalardır. Kıyametin alameti Gazze’dir…
Bir liste yayınlamış, elli bin yitirilmiş hayatın belgesi… Toplamda 1516 sayfa… Bunun 474 sayfası öldürülen çocuklara ait. İlk 27 sayfası ise 0-1 yaş bebekler… Akıl tutulması; bir bebek bir ülkeye nasıl olur da tehdit oluşturabilir? Bu düşmanlığın, kindarlığın sonu nereye kadar gidecek? Müslüman ülkelerin hepsi, tatlı bir uykunun vermiş olduğu mahmutlaşma ile birlikte sıcacık yorganlarının altında kör rolü yaparken; Siyonist İsrail ve destekçileri, göz göre göre bebek, çocuk, yetişkin, yaşlı demeden kıyımlarına devam etmekte.
Deniz kıyısına vurmuş çocuklar, bizi Allah’a şikayet edecek olan bebekler, daha emziği ağzında şehit olan melekler… Dünyamız, kendi ekseni etrafında dönerken masumların kanını sağa sola savurmaya devam etmekte. Kıyametin fragmanı Gazze…
Sosyal medyada kılıçlar çekilmiş durumda, paylaşımların ardı arkası gelmiyor. Kınama mesajları, bazı liderler tarafından yumuşakça yayımlanmaya başlandı. Sokaklarda gösteri sayıları arttı. Peki, kime karşı? Bebek kanından haz duyan bir kavim, yapılan gösterilerden sonra geri adım mı atacak? Ya da bazı dünya liderlerinin mesajlarından sonra “Haklısınız.” mı diyecek? Demeyecek, durmayacak… İncil’in sayfalarında haykırılan o kelime “Öldürmeyeceksin.” sadece yazı olarak kalacak… Önce insanlığın nesli tükenecek, sonra da insanlar yavaş yavaş yok olacak… Dünya beşten büyüktür, evet; ama büyüklük sadece sayısal bir veriden ibaret değildir ya da olmamalıdır. Birileri artık sadece sesini yükseltmemeli, el altından sopasını da hissettirmelidir.
Çocukların öldürüldüğü bir dünyada, kıyamet yağmurdan sonraki beklenen güneş gibidir… Şairin de dediği gibi, sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim…