Gerçekten de tat kaçırır kıyaslamak, kıyaslanmak. Özellikle de insan ilişkilerinde. Oysa hemen her gün yaptığımız budur. Sosyal medyada mutluluklarımızı ve başarılarımızı kıyaslarız. Hatta hızımızı alamayıp acılarımızı yarıştırırız. Çocuklarımızla konu komşunun çocuklarını kıyaslarız. Kardeşleri kıyaslarız ne kadar yanlış olduğunu bilsek de. Akrabalarla kendimizi kıyaslarız. Kim ne kadar kazanmış? Hangi model araba almış? Arkadaşlarla birbirimizi kıyaslarız. Kim ne kadar maaş alıyor? Ne terfi almış? Yeri gelir egomuzu besler bu karşılaştırmalar. Eğer daha iyi bir konumda olduğumuzu düşünüyorsak. Gün gelir kendimizi berbat da hissettirir. Eğer kendimizi düşük bir seviyede bulursak. Oysa herkesin hayattaki sınavları, yaşam yolu bambaşkadır. Herkes biriciktir. Keşke bunun farkına varsak.
Benim bugün bahsedeceğim konu ise başka tür bir kıyaslama. “Benchmarking” yani bir organizasyonun kendi süreçlerini, ürünlerini veya hizmetlerini sektöründeki en iyi uygulamalarla karşılaştırarak performansını değerlendirdiği ve iyileştirme fırsatlarını belirlediği bir yönetim tekniğine değinmek istiyorum izninizle. İşletmelerin rekabet avantajı elde etmelerine ve sürekli gelişim sağlamalarına yardımcı olan benchmarking’in Türkçe karşılığı “karşılaştırmalı değerlendirme” ya da “nirengileme” olarak geçiyor sözlüklerde. Geniş anlamıyla benchmarking, üstün performansa ulaşmayı sağlamak için sanayideki en iyi uygulamaları bulma arayışıdır da diyebiliriz.
Benchmarking Türleri ise aşağıdaki gibidir:
- İç Benchmarking: Şirket içindeki farklı departmanların veya şubelerin birbirleriyle kıyaslanmasıdır. Örneğin, bir firmanın farklı bölgelerdeki satış ekiplerinin performanslarının karşılaştırılması.
- Rekabetçi Benchmarking: Doğrudan rakiplerin süreçleri, ürünleri ve performansları incelenerek yapılan kıyaslamadır. Örneğin, bir otomobil üreticisinin rakip firmaların üretim maliyetlerini ve verimlilik oranlarını analiz etmesi.
- İşlevsel Benchmarking: Aynı sektörde olmayan ancak benzer süreçleri kullanan şirketlerin karşılaştırılmasıdır. Örneğin, bir hastanenin müşteri hizmetleri süreçlerini bir otel zinciri ile kıyaslaması.
- Genel Benchmarking: Sektör bağımsız olarak en iyi uygulamaların incelenmesi ve adaptasyonu için yapılan kıyaslamadır. Örneğin, Toyota’nın yalın üretim tekniklerinin farklı sektörlerde uygulanması.
Peki benchmarking’in kullanım alanlarına baktığımızda karşımıza ne çıkar?
- İşletme Yönetimi: Verimlilik ve maliyet kontrolü sağlamak için süreçlerin iyileştirilmesi.
- Pazarlama: Rakiplerin fiyatlandırma, müşteri ilişkileri ve reklam stratejilerinin analiz edilmesi.
- Finans ve Muhasebe: Karlılık, maliyetler ve yatırım getirisi gibi finansal göstergelerin değerlendirilmesi.
- Bilgi Teknolojileri: Yazılım geliştirme, veri güvenliği ve müşteri hizmetleri sistemlerinin karşılaştırılması.
- İnsan Kaynakları: Çalışan memnuniyeti, eğitim programları ve işe alım süreçlerinin sektör standartlarıyla kıyaslanması.
Burada aklımıza şöyle bir soru takılabilir: Benchmarking’in endüstriyel casusluktan (industrial espionage) farkı nedir? Bunun için önce endüstriyel casusluk nedir onu tanımlayalım.
Endüstriyel casusluk bir şirketin rekabet avantajı elde etmek amacıyla rakiplerinden gizli ticari bilgileri yasa dışı yollarla elde etmesi anlamına gelir. Bu, genellikle rakiplerin ticari sırlarını, üretim süreçlerini, yeni ürün geliştirme planlarını veya müşteri verilerini çalmak için yapılan casusluk faaliyetlerini kapsar. Benchmarking ve industrial espionage (endüstriyel casusluk) arasındaki temel fark, bilgi edinme yöntemlerinin etik ve yasal olup olmamasıdır.
Bu iki kavram arasında ince bir çizgi bulunmakta. Bu da bilginin nasıl edinildiğine dayanıyor. Benchmarking ile rakip şirketin kamuya açık finansal raporlarını incelemek, sektör standartlarını takip etmek veya iş birliği yapılan şirketlerle deneyim paylaşımında bulunmak yasaldır ve etik bir uygulamadır.
Industrial Espionage ile rakip bir şirketin iç sistemlerine yasa dışı yollarla sızmak, içeriden bilgi sızdırmak veya çalışanları rüşvetle bilgi vermeye teşvik etmek ise yasa ve etik dışıdır.
Sonuç olarak, benchmarking şirketler arası sağlıklı rekabeti teşvik ederken, endüstriyel casusluk hukuki ve etik ihlallere yol açar.
Bütün bunları anlatmamın sebebi son zamanlarda benchmarking ve endüstriyel casusluk terimleri hakkında kafa karışıklığı yaşanması. Özellikle teknoloji şirketleri arasındaki endüstriyel casusluğun artışının başlıca nedenleri arasında yoğun rekabet, yüksek AR-GE maliyetleri ve kritik veri güvenliği açıkları yer alır. Şirketler, rakiplerinden yeni ürün geliştirme süreçleri, patentler ve ticari sırlar gibi stratejik bilgileri ele geçirerek rekabet avantajı sağlamaya çalışabiliyor. Ayrıca, siber saldırıların yaygınlaşması ve içeriden bilgi sızdırma olaylarının artması, endüstriyel casusluğun daha sofistike hale gelmesine neden olmaktadır.
Kavramları anlamak ne kadar kritik görüyorsunuz değil mi? 🙂
Sevgiyle kalın…