Kıyaslama, Hedefle

Ali Eskin 55 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Zaman aklımızdaki emelleri acımasızca söküp alırken, bedenimizdeki güzelliği çize çize bozarken, ruhumuza işleyen göz parıltımızı söndürürken hiç de insaflı davranmıyor. Bugün beş yaşındaki çocuğumu karşıma alıp uzun uzun seyrettim. Zaman hızla akmış, kızıma olan sevdamı daha bir büyütmüş olsa da içimi ürpertecek kadar da tadını alamadan tükenmiş gitmiş. Şimdi geriye dönüp bakmak istemiyorum; pişmanlıklarım diz boyundan burnumun ucuna kadar çıkacak korkusuyla… bir şeyleri fark etmek çoğu zaman acı verir. Yaşadıklarımızın bizi tatmin etmiş olması gerekirken, derin bir düşünceye dalıp bu tatminsizliği ortaya çıkardığımızda, yeşeren umutların bir anda solacağından şüphem yok. Diri kalmalı umutlar ama yaş otuz beş olunca artık bu dizginlenemez akışı durdurmak pek mümkün gözükmüyor. Aslında mümkün ama yaşı otuz beş olmuş biri bunu göremeyebiliyor. Ya da kanıt istiyor.

Zaman bir şeyleri alıp götürürken sevdiklerimiz de yanımızda kalmayacak. Bunun bilinci, bunun düşüncesi ne kadar canımızı yaksa da bu gerçeği kabullenmekten başka çaremiz de yok. Kıymet bilmeliyiz, akıp giden zaman bizim gençliğimizi götürürken çocuklarımızın da sevimliliğini götürüyor. Her an bir kez yaşanıyor sonra aynı aktiviteyi yapsanız bile ilk olanın yerini tutmuyor. Daha değersiz oluyor demiyorum, bazen ikincisi daha değerli olabiliyor ama asla bir öncekinin ya da bir sonrakinin aynısı olmuyor. Kıyasa gerek yok! Zamanı geldi mi yapmanız gerekeni yapın. Tadınız çıkartın bulunduğunuz yerin ve anın. Biliyorum ki söz dinlemediklerinde çocuklarımıza karşı yumuşak olamadığımız zamanlar, olduğumuz zamanlara göre daha fazla ama gerçekten bu zaman algısının ne kadar hızlı hareket ettiğini aklımızda tutmayı başarırsak birçok şeyi de başarmış olacağız; örneğin öfke kontrolü, iç huzuru, vicdani rahatlama, dinginlik, sabır ve birçok kıymetli özellik…

Vaktimizi, sonradan pişmanlıkla anmak istemiyorsak, bize kıymet verenlerle birlikte değerli bir şeylerle, geri getirilemez ve başka bir şeyle değiştirmek istemeyeceğimiz şeylerle doldurmalıyız. Aile bu değerli şeylerin en başındaki kavram…

Zamanımızın çoğu, uğraştığımız, para kazanmak için mesai yaptığımız işte geçiyor. Günün çoğu öyle geçiyor ayların da yılların da… En kötüsü on beş yaşında başlıyor çalışmaya altmış beş yaşına kadar çalışıyor. Nefret ettiğimiz bir işe gittiğinizi düşünün. Yıllarınız heba olmuş demektir. Bugün istifa edin demiyorum ama istifade edin. Zaman varken zamandan istifade edin. Sevdiğiniz işi yapmıyorsanız ki bu genelde ülkemizde böyle, yaptığınız işi sevecek ortam oluşturun. Geç kalmayın, vallahi zaman acımıyor…

Unutmayın ki her halin, her durumun, her işin, her insanın daha beteri vardır. Daha iyi olanlarla kıyaslamayın hayatınızı. Hedefiniz olsun daha iyisi ama kıyasınız asla… Yoksa ne mi olur; mutluluğu dışarıda arayan bir ömrünüz…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Ali Eskin
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version