Yıkılsın şu içimdeki köhne liman,
Parça parça dökülsün hasretin üzerine…
Tohumlarını kurutsun…
Bir daha yeşermemek üzere…
Ne sevdaya ne de aşka dokunsun bir daha,
Kurusun kökü…
Ah kurusun…
Kurusun da…
Bilmiyorum ne olacak bu hallerim?
Sabahlara kadar yanan sigaram,
Soğukta olsa da baş ucumda duran,
Bir fincan zifiri karanlık kahvem…
Birde eski püskü sandalyem…
Bilmiyorum bana nasıl dayanıyor bunca zaman?
Neyse ki düşlerim var geceler boyu göz boyayan,
Sabahlara kadar göz yumdurmayan.
Yansın şu içimdeki köhne liman,
Yansın…
Ne ayrılık vapurları yaklaşsın,
Ne de ayrılığa gidenler gitsin.
Çünkü aşk öyle kutsal ki…
Uğruna ölürsün…
Yeri gelir kör olursun,
Yeri gelir acılara katlanırsın.
Kopsun kıyamet,
Şerif eder mi acıya hiç minnet?
Gülse kader bilinir belki kıymet.
Ah canımın canı… ah,
Olur mu ulan aşka hıyanet?
Seveceksin…
Tapacaksın…
Gerekirse de yanacaksın.
Aşk öyle ki…
Deliyi akıllandırır,
Akıllıyı da delirtir,
Aşk bu aşk…
Aşk yoksa…
Yansın gönül evimdeki köhne liman,
Yansın…