Kolaycılık nedir, hiç düşündünüz mü? İşleri kısa ve kestirme yoldan yapmak mı? Pratik çözümler üretmek mi? Zaman ve enerjinizi tasarruflu kullanmak mı? İşleri sınıflandırıp yeri ve zamanına göre uygun kişilere delege etmek mi? C: Hepsi, D: Hiçbiri?
Nedense kolaycılık, bende olumsuz çağrışımlar oluşturan bir kelime olmuştur hep. Belki de gerçekten olumsuzdur, kim bilir. Kolaycılık ve kolaycıların kişisel sözlüğümdeki karşılığı çok iç açıcı değildir maalesef.
Mesela üniversite yıllarında, koca bir dönem boyunca aldığı dersle ilgili hiçbir şeyi merak etmemek ve final zamanı gelip çatınca iyi not tutan ön sıra müdavimi öğrencilerin ders notlarını satın almak kolaycılıktır. Ders, bu kolaycı arkadaşımızın ilgisini çekmemiş olabilir. Zor olabilir. Hocanın başarı kriteri çok yüksek olabilir. Bunların hepsi kabulüm ama kolaycı kardeşim, senin hiç mi suçun yok? Tüm sömestr kitap kapağını açmadan, derslere devam etmeden, “Ne anlatılıyor şu derste, dur bir anlamaya çalışayım,” demeden heba ettiğin aylara yazık değil mi?
Bir başka kolaycılık da kendisine bilim insanı ve sanatçı diye sunulan her popüler kişinin fanatiği olmak gibi geliyor bana. Bir kişi az biraz sivrilip de şans eseri adı sanı duyulunca, ne ürettiğine bakılmaksızın kitleleri peşinden sürüklüyor ülkemizde. Sosyal medyada, reels’te, short’larda, hikayelerde aynı kişi; ana akımda aynı kişi; reklam panolarında aynı kişi; seminerlerde, konferanslarda, kitap fuarlarında hep aynı kişi. Kolaycı kardeşimiz de ne yapsın? Oturup bu işin aslı astarı nedir, bu kişi nereden mezun olmuştur, özgeçmişi, yayınları, araştırmalarının niteliği, uzmanlık alanı ile ürettiği içeriklerin doğruluk oranı ve gerçeklik payı nedir diye araştıracak hali yok ya? Çoğunluk takip edip seviyorsa vardır bir hikmet deyip, ya Allah kitapçılara, ücretli aboneliklere, webinarlara koşturacak tabii. Yeri gelecek, kitabını imzalatmak için yağmurun altında; konser sonrası kulis arkasında her türlü aşağılanmayı ve yok sayılmayı göze alarak saatlerce sırada bekleyecek. Sosyal medya paylaşımlarının altına asla okunmayacak ve ciddiye alınmayacak yüzlerce yorum da bırakacak.
Kolaycılıklardan en yaygın olanı ise başkasının hedef ve hayallerini düstur edinmektir. Kendi yolunu çizmeye çalışmamak, “O yapıyor, ben de yaparım,” demek, bir kez bile “Ben ne istiyorum?” diye düşünmemek, toplum normlarını olduğu gibi alıp bir nebze bile kendine adapte etmeden, kişiselleştirmeden, iyileştirmeye çalışmadan dayatılanı kabul etmek de bir kolaycılıktır.
Zaten günümüzde herkese bir on adımda on iki adım kolaycılığı sirayet etmiş durumda. Bu cepte. Kimse detaya, kapsama önem vermiyor. Neredeyse her gün trend olan bir konunun ya da kişinin arama motorlarında ön sıralarda tıklandığına şahit oluyoruz. Ertesi günse o eğilimden eser bile kalmıyor. Bugün göklere çıkarılan bir konsept ya da kişi yarın yerin dibine sokulabiliyor.
Mütevazı ve kendi halinde olmanın altın değerinde olduğunu bildiğimiz ama bunu hayata geçirip çalışmalarına odaklanan kimselere verilen değerin özde değil, sözde kaldığı bir çağdayız.