Komşu kelimesinin kökü, konşı kelimesinden gelmekte olup ‘konmak’ ve ‘durmak’ anlamındadır. Karşılıklı konanlara da ‘komşu’ denilir. Yani karşılıklı oturmak anlamına da gelir.
Geleneksel olarak, evler genellikle tek ailelik müstakil yapılarda, geniş bahçeler içinde, ağaç gölgeleri altında kurulurdu. Bu alanlara farklı yöreler de ‘avlu’, ‘bahçe’ ya da ‘hayat’ gibi isimler verilirdi.
Hâlâ bazı köylerimizde bu geleneğin izleri sürmektedir.
Bu bahçeler, gündelik yaşamda işlerin yapıldığı fırın ve sedirlerin bulunduğu geniş alanlar olarak işlev görür, genellikle de komşular burada ağırlanırdı.
Eskiden komşu olmak, evlerin yan yana olması, birbirine dayanması anlamına gelirdi. Şimdilerde apartman daireleri yan yana, üst üste olsa da, eskilerdeki komşu kelimesini tam karşılamamaktadır.
Çünkü, eskiden komşu olmak, akrabalardan bile bir tık öte sayılırdı. En ihtiyaç duyulan anda komşu, diğer komşunun ihtiyacını karşılardı.
Atasözünün de de olduğu gibi, komşu komşunun külüne muhtaçtı. Günümüzde her şey çok kolay temin edildiğinden, marketler her sokak başında bulunduğundan belki buna artık ihtiyaç duyulmuyor; hatta markete bile gerek olmadan bir telefonla her istediğimiz kapımıza kadar geliyor.
Eskiden ihtiyaçların karşılanması hemen temin edilemediğinden, yakındaki evlere, yani komşulara ihtiyaç duyulurdu. Sadece maddi anlamda değil, ruhen, kalben ve hissiyatla komşular birbirinin yareniydi. Bir derdi olduğu zaman insanlar komşusuna gider, bir iki konuştuktan sonra rahatlar ve tekrar evine dönerdi. Aslında bir bakıma komşuluk, bir terapi merkezi gibiydi.
Günümüzde nasıl bu hale geldik, belki bunu tam olarak bilemeyeceğim ama eskideki komşulukları hepimizin özlediği kesin.
Çocukluğumda kandil günlerinde anneannemin yaptığı güzel tatlıları komşulara dağıttığımı çok iyi hatırlıyorum. Komşular, götürdüğüm tabağı kesinlikle boş vermezler, kendi yaptıkları ya da evde olan bir şeylerden mutlaka içine koyarlardı. Ben çocukluk sevinci ile onları tekrar eve getirirken çok mutlu olurdum. O mutluluğu hala hissediyorum. Hele aşure günlerinde (çoğu yerde hala devam etmektedir) kase kase doldurduğumuz aşureleri kapı kapı dolaşarak komşulara, akrabalara dağıtırdık. Yine kaseler elimize boş verilmezdi.
Komşuluğun aslında en güzel yanlarından birisi de insanın kendini yalnız hissetmemesidir.
Komşusuyla ilişkisi iyi olan insanlar kendilerini asla yalnız hissetmezler. Hem güvenlik noktasında hem de ihtiyaç durumunda varlığını hissettiğin insanların olması bizler için çok önemlidir. İnsanın yaşadığı yerde güven içinde oturmasından daha güzel bir şey olamaz.
Bazen insan komşularıyla sırlı olaylarda yaşayabilir. Bir Ramazan günü yemeğinin olmadığı bir anda kapını bir komşun çalıp sana en sevdiğin yiyeceklerinden getirebilir. Eve gelen kargonu komşun emanet alıp seni zahmetten kurtulabilir.
Komşuluk, insanın hangi mekanda oturduğundan ziyade, oturduğu yerde yaptığı paylaşımlarda gizlidir.
En zor anlarımızda annemiz, babamız, abimiz, kardeşimiz, yakınlarımız yanımıza hemen gelemeyebilirler ama komşumuz saniyeler içerisinde yanımızda olabilir. Bu yüzden komşuluk gerçekten çok önemlidir.
Belki apartmandaki herkesle komşu olamayabiliriz . Mahallemizdeki her kişiyi tanımayabiliriz ancak yakın çevremizdeki daire veya binalardaki yaşayanlarla komşuluk ilişkilerimizi geliştirebiliriz. Bunu çıkar için değil, aslında sosyal bir düzen için de düşünebiliriz.
Elbette komşuluk ilişkilerinde saygı çok önemlidir. Kendi kapımızın önü gibi komşumuzun kapısının önüne de dikkat etmeli; çöp atmaktan ve rahatsızlık verici şeyler yapmaktan kaçınmalıyız. Çocuklarımız varsa sessiz bir şekilde oynamalarını söylemeli veya onları oynayabilecekleri alanlara yönlendirmeliyiz .
Toplumsal olarak küçük mekanlarda çok kişi yaşamaktadır. Farklı sıkıntıları olan insanlar aynı mahallede yaşayabilir. Bu yüzden birbirimize saygı çok önemlidir.
Apartman giriş çıkışlarında birbirimize karşı bir gülümseme, selam verme, hatır sorma çok önemlidir. Çünkü, çoğumuz fark etmesek de bizler tüm vaktimizi aynı binanın içerisinde geçirmekteyiz. O yüzden komşularımıza yabancı insanlar gibi değil de kendi ailemizden birisi gibi saygı ve sevgi göstermeliyiz.
Her evin bir bahçesi olsa da komşularla çay demleyip, kamelyalarda muhabbet edilebilsek… İnsanların konuşmaya fikir almaya farklı görüşleri dinlemeye o kadar çok ihtiyacı var ki ,bunları yaptıkça farkına varıyor. Bu yüzden komşuluk daha da önem kazanıyor.
Komşusuyla iyi geçinen bir insan toplumla da iyi geçinir. Toplumla iyi geçinen bir insanın da ülkeye katkısı fazla olur.
Bir apartmanda saygı, sevgi ve düzen varsa o mahallede de aynı şeyler olur. Mahalle düzgün olursa iller güzel olur, ülkeler güzel olur ve daha yaşanabilir hale gelir.
Bu yüzden ilk önce komşuluk ilişkilerinin çok iyi olması gerekmektedir.
Yüzyılımızın hastalığı olan yalnız kalma korkusunu ancak bu şekilde giderebiliriz.
Varlığıyla yanınızda olduğunu bildiğiniz samimi komşular edinmeniz dileğiyle…
Çok güzel bir yazı olmuş hocam ellernize emeğinize sağlık💕
Güzel yazı kaleminize yüreğinize sağlık hocam.
🙏
Harika bir yazı ile harikalar yarattınız başarılar.
Yüreklerin ince teline dokunan kalem. Yine Harikasiniz.