Allah insana bir dil iki kulak vermiştir. Bir konuş iki dinle manasına gelmesine rağmen bizlerin işi gücü sadece konuşmak.
Başkasını sırf sıramız gelsin de konuşalım diye dinleriz. Derdini anlatan birine “boş ver geçer ya” diyerek karşıdaki insanı sadece dinlemiş gibi yaparız. Sıra bize gelince boş ver dediğimiz her şeyi meğer biz kendimiz boş veremediğimiz için o cümleyi sarf etmişiz.
Dinlemek anlamaktır. Sadece karşımızdakini dinlediğimiz için her şikayetimizde “kimse beni anlamıyor” diyerek psikolojik sorunlar yaşayan sosyopatlarız hepimiz. Anlamak istemiyoruz çünkü. Anlamak, anlam yüklemektir. Anlam yüklemekse yüktür. Kimse bu yükün altına girmemektedir.
Aksiyse konuşmayı çok severiz. Yaparım, ederim, kırarım, alırım gibi sözcükleri sadece konuşmalarımızda kullanıp dururuz.
Ek olarak da eylemsizlik mevcut bizlerde. Kıraathanelerde sabahtan akşama kadar ya siyaset ya futbol konuşarak ömrümüzün akışından bihaber yaşayıp gideriz.
Eskiler çok konuşmak insandan hikmeti alır dermiş. Tek aldığı şey hikmet değilmiş. Eylemi, iyimserliği, dayanışmayı, duruşu, yaşam biçimini de alırmış.
Dinlemekse kalplere dokunmaktan geçermiş. “İnsanlar konuşa konuşa anlaşır” demişlerdi. Ama boş konuşa konuşa değil. Yalan konuşa konuşa değil. Tartışma esnasında sakince konuşmakla anlaşırmış insan. Bu sözün bunun için kullanıldığı aşikardır.
Hem iki kelime etmeden saatlerce birbiriyle muhabbet eden aşıklar vardır. Gözleriyle birbirine hikayeler anlatırlar. Tek kelime etmeden.
Konuşmak sadece anlatmak değildir. Konuşmak dinlemektir. Dinlemeden konuşamaz insan. Herkes kendini haklı zannettiği için bu kadar çok konuşmaktadır. Bu karbonmonoksitli çağda iki nefes alalım derken herkesin pis kokulu sözcüklerine maruz kaldık hepimiz. Bu yüzden dinlemek istemeyip başkalarının bizim karbonmonoksitimize maruz kalmasını istiyoruz.
Herkes herkesle konuşuyor da kimsenin kimseyle anlaştığını görmedik oysa. Yukarıda yazdığımız susarak, bakışarak anlaşmanın tezini savunan cümledir bu.
İki dinle bir söyle! Hepimizin hayatında bu olmadıkça kanaatimce çokta ehemmiyetimiz olmayacak ve mutlu olacağımızı zannetmemekteyim.
Az konuşup öz konuşan insanlara rast gelip bu insanlardan birisi olmak dileğiyle.