Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir… -S. Zweig- (Korku kitabından)
Neden korkarız? Niye korkarız? Kaybetmekten korkarız, yalnız kalmaktan korkarız, o ve onun sevgisi olmadan yaşayamayacağımızdan ve başka bir sürü şeyden korkarız. Aslında tüm korkularımızın başında cesaretsizliğimiz durur. Cesaretsizliğimiz korkularımızın esiri eder bizi. Nedendir bilmiyorum ama çoğu insan cesaretsizliklerinden dolayı en basit yolu seçer. Korkularını görmezden gelirler, onları bastırmaya çalışırlar.
Hâlbuki korkularınız ile yüzleşmediğiniz sürece tüm özgürlüğünüzü esir alır. Yüzleşmediğiniz her korku ruhunuzu bir kangren gibi zehirler. Sonra tüm ruhunuza işler… Bilin ki korktuğunuz şey başınıza gelir. Onun için yüzleşmeyi tercih edin. Korkusuz insan yoktur. Bu kaçınılmazdır ama çıkış yolu korkularınız ile yüzleşmenizdir. Yüzleştiğinizde zaten hafiflersiniz ve korku duygunuzun kontrolü elinize geçer. Hislerinizin kontrolünü ele almaya çalıştığınızda ruhunuzu tedavi etmiş olursunuz. Çünkü korku bizi biz olmaktan çıkaran hislerden biridir.
Korkular ruhları ağırlaştıran unsurdur. Onlardan kurtulduğunda ruhlar iyileşir. Korkularımızdır bizim elimizi kolumuzu bağlayan, yapmak istediklerimizden bizi alıkoyan, bizi cesaretsiz birine dönüştüren unsurdur. Ama bir sözü unutuyoruz korktuğumuzda: ‘Denemeden bilemezsin…’ Evet, cevap burada. Bir şeyi denemeden başarılı olup olmayacağımızı nasıl bile biliriz? Ya başarısız olursam sorusunu sorduğumuzda neden ‘ya başarılı olursam?’ sorusunu sormuyoruz? Bu soruyu sorduğumuzda da mı korkuyoruz?
Korku biraz da güvensizlik kokuyor sanırım. İnsanlara, çevreye, en önemlisi kendine karşı güvensizlik. Düştüğünde veya başarısız olduğunda insanların sana karşı ayrımcılık yapması v.s. sebep olabiliyor.
Gelelim korku kelimesinin anlamlarına:
1. Bir tehlike veya bir tehlike düşüncesi karşısında uyanan kaygı duygusu
2. Kaygı, üzüntü.
3. Kötülük gelme ihtimali, tehlike, muhatara.
4. Gerçek veya beklenen bir tehlike ile yoğun bir acı karşısında uyanan ve coşku, beniz sararması.
(Kaynak: https://www.kelimecim.com/anlam-bul/korku-kelimesinin-anlami)
Gördüğümüz gibi korkunun içinde hem korku, hem de kaygı birikmiş durumda. Her iki durumun gerçek olup olmaması sadece gelecekte yalnızca eylem sonucu belli olabilecek haldir. Ve sonuç olarak sonucunun belirsiz olduğunu o anda bildiğimiz bir durum için cesaretsiz davranıyoruz.
Peki ya cesaret öyle mi? Yapmak istediğini bir kere yaparsın korkuları düşünmeden, kale almadan. Olmadı ikinci kez denemekten korkmazsın. Oldurana dek yaparsın. Çünkü ilk yaptığında korkularını yenmişsin, üstüne konuyla ilgili tecrübe edinmişsin. Korkuyu cesaretle yendikten sonra korkuyla baş etme konusunda deneyimli birine dönüşürsün. Hiç tesadüf değil ki cesaretli insanlara hem de korkusuz diye hitap ederler.
Belki de bu yüzdendir ki korkular ruhumuzun “damarlarına” işleyen, cesaretimizi elimizden alan, karakterimizi ödlekleştirmeye zorlayan doğal olgudur…
Ve sizi aşağıdaki soruyla baş başa bırakıyorum:
Lütfen kendinize şu soruyu sorun:
“Korkmasaydım ne yapardım?”
Ve gidin onu yapın…
(Sherly Sandberg)