Sevgi namına açılan bütün kapılarda, sevgisiz kalabilmeyi göze alabilir mi insan? Alın yazısı dediğimiz yaşantımızın, yaşanmadan bilemeyeceğimiz ve daha doğmadan önce insanın başına gelecek şeylerin Cenab-ı Allah tarafından bize takdir edilmesiydi. Kendimizi her safhada sorguya çekebiliyor muyuz, bu biraz muamma. İnsan yaptığı bütün işlerde şaheser olduğunu düşünse de, yapamadığı ve üstesinden gelemediği işlerde vazgeçmesini de bilmeli. Kırılmış, parçalanmış bir camın ne kadar tehlikeli olduğunu ele almaya çalıştığımızda anlarsınız. Yüzünüze vurmuş pişmanlığın ifadesini geri toplamaya çalışırken anlarsınız. Her şeye yetişemeyebiliriz, bırakın bazı şeyler dağınık kalsın…
Aslında insan korkularıyla yüzleşemiyor; korkunun ona getireceği cesaretsizlikten yakınıyor. Cesaret ile korkuyu aynı kefeye koyar mısınız denildiğinde, yanlış düşünce olabilir. İnsan cesaret eder ama korkusunu belli etmez; insan sever ama sevginin ona getireceği korkuları düşünmez. Filozofların dediği gibi: “Cesaret göstermek, korkuya rağmen davranmaktır.” Mevlana’nın şu sözünü hatırlayalım: “Yüreğine ne ekersen onu yaşarsın; yüreğine korku tohumları ekersen, yaşayacakların korkuların olacaktır. Eğer gerçek sevgiyi yaşamak istiyorsan, önce zihnini bürümüş yabani otları, zehirli sarmaşıkları temizle, sonra yüreğine sevgi tohumları ek ve hasadın sevgi olsun.”
Manevi iklimin en büyük korku kapanına kendimizi cesaret adımlarından uzak tutarak kaybediyoruz. Hayatın acımasız yüzü bizi ilelebet hata ramaklarıyla baş başa bırakabiliyor. Sevdiğiniz bütün işlerin akışını korku trenine binmiş bir kişi olarak yaşayabiliyorsunuz. Cesaret, o korku trenine binip de karşınıza ne çıkacağını bilmeden hazır olabilmektir. Sokakta bir kedi yavrusu görürsünüz, sevmek istersiniz; sizden ilk başta belki kaçmak isteyecektir ama sizden ona pozitif bir sevgi cesareti gidecektir. İşte o cesaretle size karşı korkularını yenecektir. Bizim yüreğimize sevgiyi de, korkuyu da yerleştiren Rabbimiz, dengeyi sağlamayı da öğretmiştir. Hal böyle olunca, ikilemli duygulardan vazgeçip kendi doğru bildiklerimizle dengeyi kurmaya çalışalım.
İnsanlar beni anlamaz, kavrayamaz; kendi bildiklerinle sorunları çözmeye çalışmak cesaret adımının en ileri safhası olabilir. Kendine özen göster, kendine değer ver, haklı olduğun bir davadan korkma. Korkularla yüzleşmek istiyorsan, sevginle yaklaşacaksın. Hz. Hamza (ra)ın şu sözü buna isabettir: “Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam.” Aşkı teslimiyeti yüreğine işlemiş ve sevgideki cesareti sergilemiştir. Korkularla yüzleşmek, bir gönülü kırmakta değildir; korkularla yüzleşmek bazen seni ilgilendirmeyen şeyi terk etmektir. Kırma gönüller, almak uğruna çalış. Benliğinden bir şey kaybetmezsin. Taltif et güzide sözlerinle, hilkat gereği özüne döndür kendini. Düşün ve dinle, huzur-u ilahiye icabet edeceksin; feragat et korkularından, yaşanmışlıklarından. Dünyanı güzelleştirmenin en güzel hali, seçtiğimiz kelimelerin en güzel halinden ibarettir. Korkmayın, gelecek bizimle var olacak. Bir cihanki ilme ilmek göğsümüze yerleşecek. Vesselam.
Yüreğinize, kaleminize sağlık pozitif yazılara fazlaca ihtiyacımız var…
Çok tesekkur ederim hocam,kıymet verip okudunuz.lâl olmuş bazı gönüllere güzel örnekler sergiliyorsunuz,sevgi ve saygılarımla🙏güzel dualarda buluşmak ümidiyle🤲
Tamam ihtiyacımızın olduğu bir zamandayız, korkularımızla yüzleşmemiz lazım. Teşekkürler hocam başarılarının devemını diliyorum
Teşekkür ederim efendim,okuyan beğenen yüreğinize sağlık afiyet dilerim.