Lenka’nın Hikâyesi

44 Görüntüleme
4 Dak. Okuma

Prilep’in bir köyünde, şirin bir evde bir kadın ve kızı Lenka yaşarmış. Kadın, geç yaşta anne olduğu için Lenka’ya çok düşkünmüş. Eşi, kızın doğumundan birkaç ay sonra vefat etmiş. Ne yazık ki bu zor günlerde kadın, geceleri el işi yaparak, oya ve dantel örerek; gündüzleri ise tütün toplayarak geçimini sağlıyormuş.

Kız okul çağına geldiğinde, kadın onu okula göndermeyi reddetmiş.

“Ben kızımı istediğim gibi yetiştiririm.” diyerek işin içinden çıkmış. O zamanlar zaten köydeki kızlar sadece ilkokula kadar okur, sonra da tarlada aileleriyle birlikte çalışmaya başlarlarmış. Küçücük elleri kalem yerine tütün tutar, çıkmayan turuncu lekeler parmaklarına kir gibi yapışırmış.

Kadın, henüz yedi yaşındayken Lenka’yı sabahın üçünde uyandırır, onunla birlikte tütün toplamaya götürürmüş. Biliyorsun, tütün tan yeri ağarmadan toplanır; güneşin en yakıcı olduğu zamana kadar süren iş. Kadınlar eğilip tütün toplarken, küçük ve cılız bedeniyle Lenka da onları taklit edermiş. Kadınlar onu görünce güler, bir nevi eğlence olurmuş onlar için.

Onlar güler, Lenka da gülerdi.

Yıllar geçmiş. Kadın artık çalışamayacak kadar yaşlandığını söyleyip, Lenka’nın çalışarak ona bakması gerektiğini belirtmiş. Lenka, zor ev işlerini bitirdikten sonra tarlaya giderdi. Annesi her gün ona ağır görevler verirmiş:

“Kızlar tahta merdivenleri fırçayla ovmalı, kapı önündeki taşları da parlatmalı.” dermiş. “Kapı önündeki taşlar tertemizse, o evde evlenme çağında bir kız var demektir.” Bu yüzden annesi, Lenka’ya taşları her gün fırçalatıyormuş.

Lenka’nın yaşı evlilik çağına gelmiş. Hem evde hem tarlada gösterdiği çalışkanlık, bekar oğlan annelerinin dikkatini çekmiş.

“Böyle çalışkan bir kız, gelin olarak alınmalı.” der, Lenka’ya görücü gönderirlermiş. Annesi başta Lenka’nın evlenmesine pek sıcak bakmasa da, komşuları oğulları için Lenka’yı istemeye gelince kadının hoşuna gitmiş; ne de olsa Lenka hep yanında olacaktı, ihtiyaç duyduğunda hemen gelebilecekti.

Böylece söz kesilmiş. Lenka, çalıştığının iki katı kadar daha fazla çalışmaya başlamış. Günün büyük kısmını tütün fabrikasında geçiriyor, çeyizi için para biriktiriyormuş. Danteller, eşarplar, namaz örtüleri alıyormuş. O zamanlar gelin olanlar beyaz keten gömlek giyermiş. Kolları sırma teliyle işlenirmiş. Bu işlemeler çok pahalıymış.

Lenka: “O beyaz sırma gömleği de alırsam, her şeyim tamam olur.” dermiş. Yemek yemeyi bile unutmuşçasına çalışıyormuş.

“Evlenince artık tütün fabrikasında çalışmayacağım.” dermiş. Göğsünde ara ara sancı hissediyormuş ama “Çalışmaktandır.” deyip geçiştiriyormuş.

Annesi, bu çalışkanlıktan çok memnunmuş. Herkese kızını övermiş. Ama Lenka’nın göğüs sancısı artmış, üstüne öksürmeye başlamış. Yüzü solmuş, kara kaşları düşmüş, ağzı büzülmüş. Sonunda yatağa düşmüş. Duyanlar koşmuş, şerbetler, macunlar getirmişler ama nafile… Bir gün ağzından kan gelmeye başlamış. O an anlamış annesi kızının hastalığını. Başını duvarlara vurmuş ama artık çok geçmiş. Lenka, bu dünyadan göçmek üzereymiş.

Son günlerinde Lenka’nın aklına o sırmalı beyaz gömlek gelmiş:

“Gömlek de olsa, çeyizim tamamdı.” demiş.

Bunu duyanlar hemen gömleği işlemeye başlamış. İki günde tamamlamışlar. Koşup Lenka’ya vermeye gittiklerinde, Lenka çoktan gözlerini sonsuz bir uykuya kapatmış.

Annesi feryat etmiş:

“Uyan Lenka’m, uyan! Sırma gömleğin hazır, gelin çiçeğin açmış… Başına taç diye mezarını mı süsleyecekler?”

Sözleri gökyüzüne yükselmiş, ağıtlar yakılmış Lenka’ya…

Lanet okumuşlar kara tütüne, yoksulluğa, gençliğine…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version