Son yıllarda adı çokça duyulan ama ne olduğu pek de bilinmeyen bir rahatsızlıktır lipödem. Bazen lenfödemle karıştırılsa da lipödem bambaşka bir hastalıktır. Peki ama lipödem tam olarak nedir?
Lipödem, kronik, ilerleyici ve çoğu zaman ağrılı bir yağ doku bozukluğudur. İlk olarak 1940 yılında tanımlanmasına rağmen, maalesef yıllardır tedavisi konusunda çok yol katedilmemiştir. Ülkemizde de pek çok kadının muzdarip olduğu lipödem hastalığı ile ilgili yeni yeni farkındalık oluşmaya başlamıştır.
Hastalığın belirtilerinin, lipödemli kadınların %46’sında ergenlik aşamasında ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Hastalıktan en çok kalça, basen ve üst bacaklar etkilenir. Bazı hastalarda alt bacakların ve üst kolların da etkilendiği görülür.
Hastalığın kesin sonuç verecek ve tamamen iyileşme sağlayacak bir tedavisi henüz yoktur fakat ciltteki çirkin görünümü ve ağrıları azaltmaya yarayacak yöntemler bilinmektedir.
Hastalığın genetik olup olmadığı konusunda yeterli çalışma yoktur. Yine de aileden geliyor olması yüksek bir ihtimaldir.
Birçok hastalıkta olduğu gibi lipödemde de beslenme büyük önem arz etmektedir. Fakat klasik diyetlerle kilo vermek hastalığın seyrini ve düzeyini değiştirmiyor. Lipödem hastaları hayatları boyunca çok yemekle itham edilirler. Fakat bu aşırı yemeye bağlı bir hastalık değil, metabolik bir hastalıktır.
Lipödem hastası olduğumu nasıl anlarım diyorsanız, aşağıdaki bulguların bir kısmı sizde varsa büyük ihtimalle lipödem hastasısınız:
- Vücudunuzun alt bölgesi üst bölgesine göre orantısız olarak daha genişse, bel ince ama basen genişse,
- Deri altında ele gelen nodüller (minik yuvarlaklar) varsa,
- Hafif bir çarpmada cilt morarıyorsa ve dokununca acıyorsa,
- Eklemler esnekse,
- Bacak ve diz eklemlerinde ağrı varsa,
- Ayakta çok kalınca ve çok oturunca bacaklarda şişme oluyorsa,
- Üst kollarda aşırı yağlanma varsa,
- Bahsedilen şikayetler ergenlik, hamilelik veya menopoz döneminde ortaya çıktıysa,
lipödem olabilirsiniz.
Lipödem hastaları nasıl beslenmelidir?
Ketojenik diyetle birlikte aralıklı oruç diyetini uygulamak çok iyi sonuçlar vermektedir. Protein ve yağdan zengin, kompleks karbonhidratların, glisemik endeksi yüksek meyvelerin, şekerin ve baklagillerin de beslenmeden çıkartıldığı bir beslenme düzenini tercih etmek faydalı olacaktır.
Ayrıca düzenli egzersiz, stresi yönetebilmek, yeterli ve kaliteli uyku düzeni oluşturmak da bu hastalıktaki en önemli sorun olan inflamasyonu hafifletebilmek için hayati önem taşır.