(Babama ithafen)
Bir türkü var.
Ne vakit dinlesem,
Hatırıma babam gelir..
Sonra içimi kaplayan bir sızı..
Yüreğimin,
Göğüs kafesime sığmadığını,
Hissediyorum.
Ağlamak istiyorum.
Ama öyle böyle değil ha,
Essahlı bi ağlamak,
Hakkını vererek,
Böyle ciğer çıkarcasına.
Sonra bozkırda koşmak,
Nefesim tükenene kadar.
Bağırmak göğü yırtarcasına,
İsyan etmeden,
Üzmeden,
Kırmadan O’nu…
Sonra vazgeçmek,
Dert sandığımız çoğu şeylerden.
Artık rüyalarda aramak mesela kokusunu..
Sesini sanmak bir an
Başka birinin sesini.
Aynı seccade de namaz kılmak mesela,
Kokusunu almak için..
Kendimi hep güçlü sanırdım.
Meğer dayanmak, sabretmek,
Ne de güç imiş.
Hiç vakit kaybetmeden,
Anılar hatırlatır kendini..
Beraber gezdiğimiz,
Günler canlanır gözümde.
Ulan aç kaldığımız geceler de,
Ziyafet çektiğimiz geceler de tüter burnumda..
O ter kokusunu özlemek mesela.
Ekmek parasını çıkarmak için,
Kendisinin aç kaldığını anlardım
Ağız kokusundan..
Ya da delinen ayakkabısının içine,
Karton parçası koyduğunu,
Islanan çoraplarından bilirdim..
Şimdi ise sevdiği yemekleri,
Buruk yiyorum.
Gezdiği sokaklarda yürüyorum.
Rüzgar estiğinde,
Yağmur yağdığında kendimi sokaklara atarım,
Kokusu gelsin diye..
Ya da hepsi bir yana
Öylece beklemek.
Öylece beklemek denk geleceğimiz günü,
Mahşeri…
(Mersin / 27.11.22)
Doktor hastanızı kaybettik dedi halbuki kaybolan şeyler bulunuyor ama ben BABAMI bulamadım.